Parkta dolaşırken, bir yavru kuş buldum.
- Walking in the park, I found a baby bird.
Anne fil nehirde yavrusunu yıkadı.
- The mother elephant bathes her baby in the river.
Tom Mary'nin Cuma gecesi çocuklara bakıcılık yapmayı kabul edeceğine dair büyük bir olasılık olduğunu düşünüyor.
- Tom thinks there's a good possibility that Mary will agree to babysit the children on Friday night.
Tom, Mary'nin çocuklarına bakıcılık yapmasını istiyor.
- Tom wants Mary to babysit his children.
Bu küçük bebek on dolarlık bir banknot yırttı.
- This little baby tore up a 10 dollar bill.
Yaşlı bir adam, büyük oğlu, küçük kızı ve küçük bebeği ile eski kiliseye girdi.
- An old man entered the old church with his elder son, his younger daughter and her little baby.
Bebekler yürümeden önce emeklerler.
- Babies crawl before they walk.
Bebekler çoğunlukla düşerler.
- Babies often fall down.
O, bebeğine gülümsedi.
- She smiled at her baby.
Bebeğin annesine ihtiyacı vardır.
- The baby needs its mother.
Bir bebek gibi uyuyor.
- He's sleeping like a baby.
Tom, bir bebek gibi davranıyor.
- Tom is acting like a baby.
a baby elephant.
baby clothes.
Stand up for yourself - don't be such a baby!.
Why didn't any of my babysitters ever look like you?
- How come none of my babysitters ever looked like you?
How come none of my babysitters ever looked like you?
- Why didn't any of my babysitters ever look like you?