başkalaş

listen to the pronunciation of başkalaş
Турецкий язык - Английский Язык
metamorphose
metamorphoses
başka
else

A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else. - Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

başka
different

Am I that much different from everyone else? - Ben başka herkesten o kadar farklı mıyım?

Tom isn't very different from anybody else. - Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.

başka
another

Say it in another way. - Onu başka bir şekilde söyle.

Show me another camera. - Bana başka bir kamera göster.

başka
other

They are talking loudly when they know they are disturbing others. - Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..

Everyone has the right to own property alone as well as in association with others. - Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.

başka
otherwise

I could not have done otherwise. - Başka türlü yapamazdım.

I tried to convince Tom otherwise. - Tom'u başka türlü ikna etmeye çalıştım.

başka
beside

Was there anybody else besides Tom? - Tom'un dışında başka biri var mıydı?

Was there anybody else besides Tom? - Tom'dan başka orada kimse var mıydı?

başka
other than

It's none other than Tom! - O, Tom'dan başkası değil.

Did anybody other than Jim see her? - Jim'den başka onu gören biri var mı?

başka
forth
başka
but

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

başka
any more

I don't want any more surprises. - Başka sürprizler istemiyorum.

I won't answer any more questions right now. - Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.

başka
(Bilgisayar) more

They have no more wine. - Onların başka şarapları yok.

Cows are more useful than any other animal in this country. - İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.

başka
apart

What else did you find in Tom's apartment? - Tom'un dairesinde başka ne buldun?

Apart from my sister, my family doesn't watch TV. - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.

başka
saving
başka
{s} distinct
başka
what else

What else could I have done? - Başka ne yapabilirdim?

What else would you like to know? - Başka ne bilmek istersin?

başka
alternate
başka
alternative

We had no alternative but to fight. - Döğüşmekten başka seçeneğimiz yoktu.

Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer. - Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.

başka
further

Do you have anything further to say? - Söyleyecek başka bir şeyin var mı?

Do you have any further questions to ask? - Soracak başka sorunuz var mı?

başka
atypical
başka
any further
başka
to another
başka
apart from

Apart from Barack Obama, all US presidents were white. - Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.

Apart from my sister, my family doesn't watch TV. - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.

başka
except, apart (from), other (than)
başka
except

Tom had no choice except to accept the consequences. - Tom'un sonuçları kabul etmekten başka seçeneği yoktu.

The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food. - Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.

başka
excepting
başka
barring
başka
other, another, different
başka
slang gypsy
başka
hetero
başka
another; other; different; else
başka
save

Nothing but peace can save the world. - Barıştan başka hiçbir şey dünyayı kurtaramaz.

The President had the power to save the men from execution at the stroke of a pen. - Başkanın adamları ipten alacak gücü vardı, bir kalem oynatmaya bakardı iş.

başka
noneot
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение başkalaş в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Başka
özge
Başka
(Hukuk) MAADA
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge: "Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim."- H. Taner
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge
başka
"Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır: "Başkalarının otuz liraya yaptığı bir kostümü siz niye seksen liraya yapıyorsunuz?"- R. N. Güntekin. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan: "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor."- H. E. Adıvar
başkalaş
Избранное