Tom absconded with all the money donated for earthquake relief.
- Tom deprem yardımı için bağışlanan tüm parayla birlikte kaçtı.
Tom twisted Mary's arm and she agreed to donate some money to our charity.
- Tom Mary'nin kolunu büktü ve o hayır kurumumuza biraz para bağışlamayı kabul etti.
Pardon the interruption.
- Kesintiyi bağışlayın.
Pardon me for coming late.
- Geç kaldığım için bağışlayın.
We must not take anything for granted.
- Bağışlanan hiçbir şeyi kabul etmemeliyiz.
The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
- Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
There is an urgent need for donations.
- Bağışlara acil bir ihtiyaç vardır.
You want to donate money, don't you?
- Para bağışlamak istiyorsunuz, değil mi?
You want to donate money, don't you?
- Para bağışlamak istiyorsun, değil mi?
The university's endowment has decreased steadily over the last ten years.
- Üniversitenin bağışı son on yılda giderek azalmıştır.
I'm giving my old books away.
- Eski kitaplarımı bağışlıyorum.
Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity.
- Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık.
How much money did Tom donate to charity last year?
- Tom geçen yıl hayır için ne kadar bağış yaptı?
Tom twisted Mary's arm and she agreed to donate some money to our charity.
- Tom Mary'nin kolunu büktü ve o hayır kurumumuza biraz para bağışlamayı kabul etti.
They are collecting contributions for the church.
- Kilise için bağış topluyorlar.
She is endowed with beauty.
- Güzellik ona bağışlanmış.
The university's endowment has decreased steadily over the last ten years.
- Üniversitenin bağışı son on yılda giderek azalmıştır.