I cannot set a trap here. It's forbidden to hunt.
- Burada bir kapan kuramam. Avlanmak yasaktır.
Hunting is forbidden in national parks.
- Avlanmak ulusal parklarda yasaktır.
I should've gone hunting.
- Avlanmaya gitmeliydim.
This park used to be a hunting ground for a noble family.
- Bu park asil bir aile için bir avlanma yeriydi.
This park used to be a hunting ground for a noble family.
- Bu park asil bir aile için bir avlanma yeriydi.
The men had little to do except hunt for food.
- İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.
He is hunted by the police.
- O, polis tarafından avlandı.
I hunt elk in my leisure-time.
- Boş zamanımda Kanada geyiği avlarım.