The heron had to hunt for food every day.
- Balıkçıl her gün yemek için avlanmak zorundadır.
This is a good place for hunting.
- Burası avlanmak için güzel bir yer.
He went hunting in the woods.
- O, ormanda avlanmaya gitti.
I should've gone hunting.
- Avlanmaya gitmeliydim.
This park used to be a hunting ground for a noble family.
- Bu park asil bir aile için bir avlanma yeriydi.
The men had little to do except hunt for food.
- İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.
I hunt elk in my leisure-time.
- Boş zamanımda Kanada geyiği avlarım.
The men had little to do except hunt for food.
- İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.