arkadaşım

listen to the pronunciation of arkadaşım
Турецкий язык - Английский Язык

Определение arkadaşım в Турецкий язык Английский Язык словарь

arkadaş
{i} friend

Spongebob and Patrick are friends. - Süngerbob ve Patrick arkadaştır.

My friend studies Korean. - Arkadaşım Korece çalışıyor.

arkadaş
buddy

I feel your pain, buddy. - Acını hissediyorum, arkadaş.

He's my old drinking buddy. - O benim eski içki arkadaşım.

arkadaş
mate

Tom met his life mate, Mary, at the age of twenty six. - Tom yirmi altı yaşındayken hayat arkadaşı Mary'yle tanıştı.

Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk. - Tom ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu.

arkadaş
bud

Tom and I are fishing buddies. - Tom ve ben balıkçılık arkadaşlarıyız.

They're buddies from my technical school. - Onlar benim teknik okuldan arkadaş.

arkadaş
pal

I would like to be your pen pal. - Mektup arkadaşın olmak istiyorum.

I halved the money with my pal. - Parayı arkadaşımla yarı yarıya paylaştım.

arkadaş
companion

He has been a good companion to me. - O bana iyi bir arkadaş olmuştur.

Being very clever and gentle, this dog is a good companion to me. - Çok zeki ve nazik olduğu için, bu köpek benim için iyi bir arkadaştır.

arkadaş
comrade

The young man bade farewell to his comrades and relatives. - Genç adam arkadaşlarını ve akrabalarını uğurladı.

He was angered by the murder of their comrades. - O, arkadaşlarının cinayetiyle kızdırıldı.

arkadaş
chap
arkadaş
fellow

The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs. - Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.

He was a good fellow at heart. - Kallben iyi bir arkadaştır.

arkadaş
associate

I don't associate with people like Tom. - Tom gibi insanlarla arkadaşlık etmem.

arkadaş
bedfellow
arkadaş
chum
arkadaş
brother

We had a great evening yesterday with my brothers and my friends, and the barbecue was very good, too. - Dün kardeşlerim ve arkadaşlarım beraber süper bir akşam geçirdik ve mangal da çok iyidi.

He is a close friend of my brother. - Erkek kardeşimin yakın bir arkadaşıdır.

arkadaş
{i} familiar

My parents are familiar with her friend. - Ebeveynlerim onun arkadaşını tanıyorlar.

arkadaş
connection
arkadaş
(Argo) homeboy
arkadaş
fella
arkadaş
(Argo) bloke
arkadaş
intimate

We're intimate friends. - Biz samimi arkadaşlarız.

arkadaş
cohort
arkadaş
(Argo) mellow
arkadaş
spouse
sevgili arkadaşım
dear friend
arkadaş
sidekick
arkadaş
company

I advise you not to keep company with Tom. - Tom'la arkadaşlık etmemeni tavsiye ederim.

I just came along to keep Tom company. - Sadece Tom'a arkadaşlık etmek için geldim.

arkadaş
date

I have a date tonight with an old girlfriend. - Bu gece eski bir kız arkadaşımla bir buluşmam var.

I'm going on a date with my boyfriend today, so I've been in a very good mood since this morning. - Bugün erkek arkadaşımla çıkıyorum, bu yüzden bu sabahtan beri çok iyi bir ruh hali içindeyim.

arkadaş
helpmeet
arkadaş
pard

I pardoned my friend for his poor manners. - Kötü davranışları için arkadaşımı affettim.

arkadaş
comate
arkadaş
ally
arkadaş
partner

Tom doesn't have a partner. - Tom'un bir hayat arkadaşı yok.

Tom is my old partner. - Tom benim eski arkadaşım.

arkadaş
colleague

Her novel ideas are time and again getting her into trouble with her more conservative colleagues. - Onun yeni fikirleri daha tutucu iş arkadaşlarıyla sık sık başını derde sokuyor.

They are both colleagues of mine. - Onlar çalışma arkadaşlarımdır.

Arkadaş
matey
arkadaş
feller

He's a smart little feller. - O zeki küçük bir arkadaştır.

You're a mighty good feller. - Sen güçlü iyi bir arkadaşsın.

arkadaş
compeer
arkadaş
consociate
arkadaş
friend, fellow, mate, crony, pal, chap; companion
arkadaş
sidekick; helpmate
arkadaş
confrere
arkadaş
luv
arkadaş
socius
arkadaş
mac

Mac is my friend. He likes dogs very much. - Mac, benim arkadaşım. O, köpekleri çok sever.

Macedonia and Bulgaria are not friends. - Macedonya ve Bulgaristan arkadaş değildir.

arkadaş
kamerad
arkadaş
amigo
arkadaş
pardner
arkadaş
cobber
arkadaş
{i} helpmate
bir arkadaşım
a friend of mine
bu arkadaşım için bir hediye
This is a gift for a friend
erkek arkadaşım ile beraberim
I am with my boyfriend
kız arkadaşım ile beraberim
I am with my girlfriend
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение arkadaşım в Турецкий язык Турецкий язык словарь

arkadaş
Bir ortamda birlikte bulunanlardan her biri, hempa, refik: "Nedret'in arkadaşları bizi nezaketen davet ettiler."- M. Yesarî
arkadaş
bektâş
Arkadaş
(Osmanlı Dönemi) ADİD
Arkadaş
enise
Arkadaş
refik
Arkadaş
yaren
Arkadaş
semir
Arkadaş
arkadaş
Bir işte birlikte bulunanlardan her biri, hempa, refik, yâren
arkadaş
Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her biri