araştıran

listen to the pronunciation of araştıran
Турецкий язык - Английский Язык
seeker
searcher
inspector
examiner
one who looks for something
probing
araştır
{f} quest

He went on a quest to find the point where the sky touches the Earth. - O, gökyüzünün dünyaya dokunduğu noktayı bulmak için uzun ve zorlu bir araştırmaya devam etti.

The boy succeeded in his quest, guided by the spirit of a squirrel. - Bir sincap ruhu tarafından yönlendirilen çocuk araştırmasında başarılı olmuştu.

araştır
probing
araştır
(Bilgisayar) investigate

They are going to investigate the affair. - Onlar olayı araştıracak.

It's my business to investigate such things. - Bu tür şeyleri araştırmak benim işim.

araştır
{f} research

The research institute was established in the late 1960s. - Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

We have little money available for the research. - Araştırma için mevcut az paramız var.

araştır
make a survey of
araştır
inquire

He says he will inquire into the matter. - Konuyu araştıracağını söylüyor.

araştır
{f} ferret
araştır
look into

Tom began to look into the problem as soon as Mary brought it to his attention. - Tom, Mary onun dikkatini çeker çekmez sorunu araştırmaya başladı.

Why don't you look into the problem yourself? It's your responsibility. - Sorunu niçin kendin araştırmıyorsun? O senin sorumluluğun.

inceden inceye dikkatle araştıran
minutely examining carefully
araştır
probe
araştır
(Biyoloji) explore

Tom explored every possibility. - Tom her olasılığı araştırdı.

The hunter explored the appearance of the sky. - Avcı gökyüzünün görünümünü araştırdı.

araştır
snoop
dilin köklerini araştıran bilim
etymology
gübreleri araştıran
scatological
inceden inceye araştıran
searching
iyice araştıran
scrutinizer
iyice araştıran
scrutiniser
kanserojen etmenleri araştıran bilim dalı
carcinology
şeytan ve cinlerin varlığını araştıran bilim
demonology
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) MÜFETTİŞ