Tom üzerinde oturma odası eşyası işaretli bir karton kutuyu açtı.
- Tom opened a cardboard box marked living room stuff.
Yaşlı Alman posta taşıyıcı hediye işaretli pakete dokunmak istemedi.
- The old German mail carrier did not want to touch the package marked gift.
Ahırlar kırmızı boyalıdır, çünkü kırmızı boya ucuzdur.
- Barns are painted red because red paint is cheap.
Şeytan boyalı olduğu kadar siyah değil.
- The devil is not so black as he is painted.
Mary'nin tırnakları parlak kırmızıya boyanmış.
- Mary's nails were painted a bright red.
Tom'un kapısı maviye boyanmış.
- Tom painted the door blue.
Tom bir cümleyi sarı bir fosforlu kalemle işaretledi.
- Tom marked a sentence with a yellow highlighter.
Takvimimde doğum gününü işaretledim.
- I marked your birthday on my calendar.
Onlar arasında belirgin bir fark var.
- There is a marked difference between them.
İki fikir arasındaki zıtlık çok belirgin.
- The contrast between the two ideas is very marked.