Senin yaptığından başka türlü yapardım.
- I would do it in a different way than you did.
Ben başka herkesten o kadar farklı mıyım?
- Am I that much different from everyone else?
Birbiri ardına değişik türde yiyecekler denedi.
- He tried different kinds of foods one after another.
Değişiklik olsun diye neden farklı bir şey denemiyorsun?
- Why not try something different for a change?
Senin fikirlerin benimkinden farklı.
- Your ideas are different from mine.
Papua Yeni Gine'de, Papualılar tarafından konuşulan 850 farklı dil vardır.
- In Papua New Guinea, there are 850 different languages spoken by Papuans.
Senin yaptığından başka türlü yapardım.
- I would do it in a different way than you did.
Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.
- Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques.
Çok sayıda çeşitli kurabiyeler var.
- There are many different types of cookies.
Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.
- Our teacher also said that her wedding wouldn't be the same as other people's; we asked how it would be different, but she didn't say.
Tom'u ilk kez gördüğümde, onun şimdiye kadar karşılaştığım diğer bir erkekten farklı olduğunu biliyordum.
- When I first laid eyes on Tom, I knew he was different from any other man I'd ever met.
Filler üç farklı türe ayrılır.
- Elephants are divided into three different species.
Tom ve Mary farklı kapılardan ayrıldı.
- Tom and Mary left through different doors.
Can it be phrased in another way?
- Kann man das anders ausdrücken?
Let me put it in another way.
- Lass es mich anders ausdrücken.
Schneller, sonst kommst du zu spät.
- Vlugger, anders ben je te laat.
Her mit deinem Geld! Sonst verprügele ich dich!
- Geef me je geld, anders krijg je een pak rammel.