O tek-taraflı bir aşk ilişkisiydi.
- It was a one-sided love affair.
Hükümet sivil ilişkilerden zarar görüyor.
- A government suffers from civil affairs.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
Öldüğün zaman, senin işlerine ben bakacağım.
- I'll look after your affairs when you are dead.
Onun bu işle ile hiçbir bağlantısı yoktur.
- He has no connection with this affair.
Entrika çevirmedin mi?
- Aren't you intrigued?
Bu, entrika, aşk, ihanet ve sırlarla dolu bir hikaye.
- This is a story full of intrigue, love, betrayal and secrets.
Onlar olayı araştıracak.
- They are going to investigate the affair.
Olaydan duyduğu üzüntüyü ifade etti.
- He expressed regret over the affair.
Ben mesele ile ilgili değilim.
- I am not concerned with the affair.
Vali meselesinin kesintisiz görüntüleri internette ortaya çıktı.
- Uncut footage of the governor's affair has surfaced on the Internet.
Bu konu ile bir ilgim yok.
- I have nothing to do with the affair.
Konu bana birçok uykusuz gecelere mal oldu.
- The affair cost me many sleepless nights.
Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
- He knows a lot about foreign affairs.