Nakido, Twitter'dan daha iyidir.
- Nakido is better than Twitter.
Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
- This is a good book, but that is better.
Kendimi geliştirmek istiyorum.
- I want to better myself.
İngilizceni geliştirmek istiyorsan onun konuşulduğu ülkelere gitsen iyi olur.
- If you are to improve your English, you had better go to countries where it is spoken.
Ben vokal müziği enstrümantal müzikten daha çok severim.
- I like vocal music better than instrumental music.
İngilizceyi daha çok severim.
- I like English better.
Daha iyi yapmak zorundayız.
- We've got to do better.
Dünyamızı daha iyi yapmak için çalışalım.
- Let's try to make our world better.
O zamanlar gerçekten daha iyi şekildeydim.
- I was in better shape back then.
Daha iyi şekilde yapabileceğimizi düşünüyoruz.
- We know we can do better.
Mary sadece daha güzel değil fakat Alice'den daha iyi notlar alır.
- Mary isn't only prettier, but she gets better grades than Alice.
Düne nazaran bugün hava daha güzel.
- Compared to yesterday, the weather is better today.
He quickly found Ali his better in the ring.