Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır.
 - Death is an integral part of life.
Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
 - Music is an important part of my life.
Onun bazı kısımları üzerinde anlaşamadı.
 - They could not agree on some parts of it.
Bu teori üç kısımdan oluşur.
 - This theory consists of three parts.
Her iki taraf savaşa karşı çıktı.
 - Both parties opposed war.
Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.
 - The police regarded him as a party to the crime.
Üzgünüm. Ben bunun için kısmen sorumluyum.
 - I'm sorry. I'm partly responsible for it.
Bu yol deprem sonucu kısmen yıkıldı.
 - This road was partly destroyed in consequence of the earthquake.
Yarın partiye gelecekmisin?
 - Will you come to the party tomorrow?
Çocuğunuzun doğumundan sonra işinizi yarım gün yapmalısınız.
 - After the birth of your child, you should make your work part-time.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
 - I try to do my part to help the community.
Tom zaten görevini yaptı.
 - Tom has already done his part.
Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
 - I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
 - The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
İş ortakları olarak on yıl sonra, yollarını ayırmaya karar verdiler.
 - After ten years as business partners, they decided to part ways.
Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir.
 - These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship.
Ondan ayrılmak zorunda olduğu gün sonunda geldi.
 - The day came at last when he had to part from her.
Kimsenin partiden ayrılmak için acelesi yoktu.
 - No one was in a hurry to leave the party.