Public morals have been corrupted in this town.
- Genel ahlak bu kasabada bozulmuş.
The morals of our politicians have been corrupted.
- Siyasetçilerimizin ahlakı bozuldu.
The morals of our politicians have been corrupted.
- Siyasetçilerimizin ahlakı bozuldu.
Public morals have been corrupted in this town.
- Genel ahlak bu kasabada bozulmuş.
Work ethics are different in each culture.
- İş ahlakı her toplumda farklıdır.
It was a question of ethics.
- Bu bir ahlak sorunuydu.
Tom's impeccable manners made a big impression on Mary's parents.
- Tom'un mükemmel ahlakı, Meryem'in anne babasında büyük bir intiba bıraktı.
The patriot sticks to his moral principles.
- Vatansever, ahlaki ilkelerine bağlı kalır.
It was a question of ethics.
- Bu bir ahlak sorunuydu.
Work ethics are different in each culture.
- İş ahlakı her toplumda farklıdır.
Compassion is the basis of all morality.
- Merhamet tüm ahlakın temelini oluşturmaktadır.
North Americans are more conservative in terms of sexual morality than Europeans.
- Kuzey Amerikalılar cinsel ahlak açısından Avrupalılardan daha tutucudur.
Every day, you show up late. That really says a lot about your work ethic, Tom.
- Her gün geç geliyorsun. Bu senin iş ahlakını gerçekten çok iyi yansıtıyor Tom.
Work ethics are different in each culture.
- İş ahlakı her toplumda farklıdır.
Compassion is the basis of all morality.
- Merhamet tüm ahlakın temelini oluşturmaktadır.
The pastor's sermons may bore you, but they are morally edifying.
- Papazın vaazları seni sıkabilir fakat onlar ahlaken iyi örnektir.