adv: here 32

listen to the pronunciation of adv: here 32
Английский Язык - Английский Язык
her
Английский Язык - Турецкий язык

Определение adv: here 32 в Английский Язык Турецкий язык словарь

her
ona

Ona kendi odamı gösterdim. - I showed her my room.

Banka ona 500 dolar ödünç verdi. - The bank loaned her 500 dollars.

her
kendine

Jane'nin hayali kendine yaşlı ve zengin bir sevgili bulmaktı. - Jane's dream was to find herself a sugar daddy.

Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi. - The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.

her
onu

Onu Kaliforniya'ya gönderiyorum. - I'm sending her to California.

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - He promised to meet her at the coffee shop.

her
dişil onun
her
onun

Onun elleri buz kadar soğuktu. - Her hands were as cold as ice.

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - She promised to meet her at the coffee shop.

her
{z} dişil onu; ona; ondan; onun: He loves her. Onu seviyor. He looked at her. Ona baktı. They hated her. Ondan nefret ettiler. It pleased
her
kendisi

Yeni bir araba satın alması için babasına baskı yaptığında Catherine'nin bir art niyeti vardı; O, arabayı kendisinin sürebileceğini umuyordu. - Catherine had an ulterior motive when she urged her father to buy a new car. She hoped that she'd be able to drive it herself.

Kendisini ateşle ısıttı. - She warmed herself by the fire.

her
ondan

Bu eski madeni paraları ondan aldım. - I got these old coins from her.

O ondan daha akıllıdır. - He's smarter than her.

her
dişil onu
her
(dişil) onu
her
o
adv: here 32
Избранное