Mutual steps have to be taken.
- Karşılıklı adımlar atmak gerekmektedir.
Tom retraced his steps.
- Tom adımlarını yeniden izledi.
Sami thought about following in Dad's footsteps at medical school.
- Sami, babasının tıp okulundaki adımlarını takip etmeyi düşündü.
The moment I heard the footsteps, I knew who it was.
- Adımları duyar duymaz onun kim olduğunu biliyordum.
Move forward one step.
- Bir adım ileriye ilerle.
I quickened my steps to catch up with her.
- Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
Sami thought about following in Dad's footsteps at medical school.
- Sami, babasının tıp okulundaki adımlarını takip etmeyi düşündü.
The moment I heard the footsteps, I knew who it was.
- Adımları duyar duymaz onun kim olduğunu biliyordum.
They stepped a few paces forward.
- Onlar ileriye doğru birkaç adım attılar.
When it started to get dark, I quickened my pace.
- Karanlık olmaya başladığında, ben adımlarımı hızlandırdım.
Tom has perfect pitch.
- Tom'un mükemmel adımı var.
The moment I heard the footsteps, I knew who it was.
- Adımları duyar duymaz onun kim olduğunu biliyordum.
Tom wished he'd never stepped foot into Mary's house.
- Tom Mary'nin evine asla adım atmamış olmayı diledi.