Kralın ilkelerinde sabit bir standart vardır.
- There is a fixed standard in the king's principles.
Bu kaldırılamaz. O sabit.
- It can't be removed. It's fixed.
Ben eylemlerimi kararlaştırılmış zamanlar için planlamayı tercih ediyorum böylece zamanı yönetebilirim.
- I prefer to plan my activities for fixed times so I can manage my time.
Kayalar Japon tarzı bahçede güzel biçimde düzenlendi.
- Rocks are beautifully arranged in the Japanese-style garden.
Toplantı gelecek pazar düzenlendi.
- The meeting was arranged for next Sunday.
Bunu hemen onarmalıydınız.
- You should've fixed it right away.
Tom onu bir çekiçle onardı.
- Tom fixed it with a hammer.
Onlar bir toplantı düzenlediler.
- They arranged a meeting.
Yarınki parti için yeme içme işini düzenledim.
- I arranged catering for tomorrow's party.