Bu kaldırılamaz. O sabit.
- It can't be removed. It's fixed.
Faiz oranları %5'te sabitlendi.
- Interest rates have been fixed at 5%.
Ben eylemlerimi kararlaştırılmış zamanlar için planlamayı tercih ediyorum böylece zamanı yönetebilirim.
- I prefer to plan my activities for fixed times so I can manage my time.
Toplantı gelecek pazar düzenlendi.
- The meeting was arranged for next Sunday.
Parça, piyano ve orkestra için düzenlendi.
- The piece was arranged for piano and orchestra.
Tom onu bir çekiçle onardı.
- Tom fixed it with a hammer.
Onun için radyoyu onardım.
- I've fixed the radio for him.
Yarınki parti için yeme içme işini düzenledim.
- I arranged catering for tomorrow's party.
İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.
- The two stamp collectors arranged a trade.