Kralın ilkelerinde sabit bir standart vardır.
- There is a fixed standard in the king's principles.
Biz fiyatı 15 dolarda sabitledik.
- We fixed the price at $15.
Ben eylemlerimi kararlaştırılmış zamanlar için planlamayı tercih ediyorum böylece zamanı yönetebilirim.
- I prefer to plan my activities for fixed times so I can manage my time.
Kayalar Japon tarzı bahçede güzel biçimde düzenlendi.
- Rocks are beautifully arranged in the Japanese-style garden.
Parça, piyano ve orkestra için düzenlendi.
- The piece was arranged for piano and orchestra.
Onun için radyoyu onardım.
- I've fixed the radio for him.
O kırık masayı onardı.
- He fixed the broken table.
Onlar bir toplantı düzenlediler.
- They arranged a meeting.
İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.
- The two stamp collectors arranged a trade.