Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
 - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır.
 - Death is an integral part of life.
Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi.
 - In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.
İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.
 - I visited many parts of England.
Onların tarafında bir hataydı.
 - It was a mistake on their part.
Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim.
 - I intend to take my position as a third party.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
 - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti.
 - Tom admitted that it was partially his fault.
Yarın akşam bir partimiz var.
 - We have a party tomorrow evening.
Yarın partiye gelecekmisin?
 - Will you come to the party tomorrow?
Tom zaten görevini yaptı.
 - Tom has already done his part.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
 - I try to do my part to help the community.
Japonca öğrenmenin zor yanı nedir?
 - What is the hard part of learning Japanese?
Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
 - Who was at the party beside Jack and Mary?
Parti için sandalyeler ayırtıldı.
 - The seats were reserved for the party.
İş ortakları olarak on yıl sonra, yollarını ayırmaya karar verdiler.
 - After ten years as business partners, they decided to part ways.
O, evinden ayrılmak istemedi.
 - He didn't want to part with his house.
Niçin ayrılmak istediğine dair fikrim yok.
 - I have no idea why you want to part with that.