Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
 - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
 - Music is an important part of my life.
Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.
 - They debated other parts of the proposal.
Onun bazı kısımları üzerinde anlaşamadı.
 - They could not agree on some parts of it.
Her iki taraf savaşa karşı çıktı.
 - Both parties opposed war.
Onların tarafında bir hataydı.
 - It was a mistake on their part.
Bu yol deprem sonucu kısmen yıkıldı.
 - This road was partly destroyed in consequence of the earthquake.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
 - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Yarın akşam bir partimiz var.
 - We have a party tomorrow evening.
Yarın partiye gelecekmisin?
 - Will you come to the party tomorrow?
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
 - I try to do my part to help the community.
Görevimi yapmayı planlıyorum.
 - I plan on doing my part.
Japonca öğrenmenin zor yanı nedir?
 - What is the hard part of learning Japanese?
Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
 - Who was at the party beside Jack and Mary?
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.
 - I will love you for better for worse till death us do part.
Parti için sandalyeler ayırtıldı.
 - The seats were reserved for the party.
O, evinden ayrılmak istemedi.
 - He didn't want to part with his house.
O, evinden ayrılmak zorunda kaldı.
 - He had to part with his house.