Ben onun duygularını incitmiş olabilirim.
 - I may have hurt his feelings.
Onun duyguları kolayca incinir.
 - Her feelings are easily hurt.
Susie iyi hissetmediği için oyuna katılamadı.
 - Susie was unable to take part in the game because she wasn't feeling well.
Gittikten sonra, huzursuz hissetmeye başladı.
 - After he left, she started feeling uneasy.
Çok aç hissetmiyordum.
 - I was not feeling very hungry.
Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.
 - Tom wasn't feeling particularly talkative.
Evin sarsılmasını hissederek dışarıya koştum.
 - Feeling the house shake, I ran outside.
Evin sallandığını hissederek caddeye doğru koştum.
 - Feeling the house shake, I ran out into the street.
Sanırım Tom'un duygularını incitmemek için çok dikkatli olmamız gerekiyor.
 - I think we need to be very careful not to hurt Tom's feelings.
Hüzünlenmeyi seviyorum. Çoğu insanın üzücü duygudan kaçmaya çalıştığını biliyorum. Fakat sanırım bu yanlış.
 - I like to feel sad. I know that most people try to avoid any kind of sad feeling. But I think that is wrong.