Onlar düdük sesini duyduklarında son hızla başladılar.
 - On hearing the whistle, they started at full speed.
Tom bir düdük çıkardı ve onu üfledi.
 - Tom pulled out a whistle and blew it.
Mary küçükken oyuncak düdük çalardı.
 - Mary played the tin whistle when she was young.
O, bir melodiyi ıslıkla çalmaya başladı.
 - He began to whistle a tune.
Birinin ıslık çaldığını duydum.
 - I heard someone whistle.