Evimiz yanıyor ve biz başka bir yere bakıyoruz.
- Our house is burning and we look elsewhere.
Maalesef hiç biriniz işi yapma yeteneğine sahip değilsiniz. Biz işimizi başka bir yere götürüyor olacağız.
- I am afraid none of you are capable of doing the job. We will be taking our business elsewhere.
O, başka bir yere alışverişe gitti.
- She went shopping elsewhere.
Kalıp yardımcı olmak istiyorum ama bana başka bir yerde ihtiyaç duyuluyor.
- I'd like to stay and help, but I'm needed elsewhere.
Ne söylediğime dikkat etmiyorsun. Aklın başka yerde.
- You're not paying attention to what I'm saying. Your mind is elsewhere.
Başka yerde bilgi aramaya karar verdi.
- He decided to seek information elsewhere.
Tom başka yere alışverişe gitti.
- Tom went shopping elsewhere.
Arabamı başka yere park etmiş olmalıyım.
- I must have parked my car elsewhere.
We are back on the Ligurian coast, from which vertigos push human beings toward all kinds of elsewheres.