a person's ancestors, relatives or family

listen to the pronunciation of a person's ancestors, relatives or family
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a person's ancestors, relatives or family в Английский Язык Турецкий язык словарь

people
millet

Tokyo'da her çeşit millet yaşar. - All sorts of people live in Tokyo.

İngilizler becerikli bir millettirler. - The English are a practical people.

people
ulus

Amerikalılar demokratik bir ulustur. - The Americans are a democratic people.

Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır. - This is what they have in common with other peoples.

people
insanlar

Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar. - After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.

Seyahat, insanları bilgili yapar. - Traveling makes people knowledgeable.

people
{i} 1. birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
people
{f} insan yerleştirmek
people
dünya

Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker. - Some people in the world suffer from hunger.

Dünyada birçok insan açtır. - Many people in the world are hungry.

people
beşer
people
kalabalık

Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı. - A crowd of people gathered around the speaker.

Caddede bir kalabalık var. - There is a crowd of people on the street.

people
el
people
insanoğlu
people
kişiler

Cömertlik bazı kişilerde doğuştandır. - Generosity is innate in some people.

Romatoid artrit belirtileri olan kişiler, ne yedikleri konusunda çok dikkatli olmalılar. - People with rheumatoid arthritis symptoms should be careful about what they eat.

people
ümmet
people
kimse

Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi. - I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up.

Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız. - We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.

people
kişi

Ailemde dört kişi var. - There are four people in my family.

Yüz elli kişi maraton yarışına girdi. - One hundred and fifty people entered the marathon race.

people
kodak üyeleri
people
akrabalar
people
(fiil) insan yerleştirmek
people
birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
Английский Язык - Английский Язык
people

My people lived through the Black Plague and the Thirty Years War.

a person's ancestors, relatives or family

    Расстановка переносов

    a person's ancestors, relatives or fa·mi·ly

    Произношение

Избранное