a hindrance.

listen to the pronunciation of a hindrance.
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a hindrance. в Английский Язык Турецкий язык словарь

let
izin vermek

Onların geçmesine izin vermek için kenarda durdum. - I stood aside to let them pass.

Tom Mary'nin onu öpmesine izin vermek niyetinde değildi. - Tom didn't intend to let Mary kiss him.

let
{i} engel

Bunun gelecekte tekrar olmasını engelleyebileceğimiz yollar hakkında konuşalım. - Let's talk about ways that we might prevent this from happening again in the future.

Sporun çalışmalarınıza engel olmasına izin vermeyin. - Don't let sports interfere with your studies.

let
koyvermek
let
gevşetmek
let
-malı
let
bırakmak

Onu sıkıca tuttu ve hiç bırakmak istemedi. - She held him tightly and never wanted to let go.

Tom köpeği bırakmak için arka kapıyı açtı. - Tom opened the back door to let the dog out.

let
İİ.(to/out ile) kiralamak
let
{f} dirmek
let
(İnşaat) müsade etmek
let
{f} kiraya verilmek
let
ii
let
kinglet kralcık
let
{f} vermek

Tom Mary'nin onu öpmesine izin vermek niyetinde değildi. - Tom didn't intend to let Mary kiss him.

Tom Mary'ye yol vermek için öne geçmeye karar verdi. - Tom decided to go ahead let Mary have her way.

let
(fiil) bırakmak, izin vermek, meydan vermek, ses çıkarmamak, kiraya vermek, vermek, ihale etmek, kiraya verilmek, dirmek, dürmek
let
in ile geçmesine
let
eski

Bir sürü eski mektup attı. - He threw away a bunch of old letters.

Eskiden yaptığımız gibi parkta yemek yiyelim. - Let's eat in the park like we used to.

let
gitmesine veya gelmesine müsaade etmek
let
{f} ihale etmek
let
bırak olsun
let
(isim) kiraya verme, kiraya verilmiş mülk, let, teniste yeniden servis atma nedeni, engel
Английский Язык - Английский Язык

Определение a hindrance. в Английский Язык Английский Язык словарь

hindrance.
balk
hindrance.
hinderment
A hindrance
let
a hindrance.
Избранное