a-tamam

listen to the pronunciation of a-tamam
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение a-tamam в Турецкий язык Турецкий язык словарь

TAMAM
(Osmanlı Dönemi) Ne eksik ne fazla
TAMAM
(Osmanlı Dönemi) Tam, eksiksiz, noksansız
TAMAM
(Osmanlı Dönemi) Münasib, uygun
TAMAM
(Osmanlı Dönemi) Bitme, bitirme, son, nihayet
tamam
Yanlış ve yalan olmayan, doğru
tamam
Taşıtların yola koyulabileceğini anlatır
tamam
Evet, peki, olur!
tamam
Beğenilmeyen bir iş veya öneri karşısında söylenir
tamam
Bütün, tüm
tamam
Tamamlanmış, bitmiş
tamam
Eksiksiz
tamam
Tamamlanmış, bitmiş: "Haydi Abbas, vakit tamam / Akşam diyordun işte oldu akşam."- C. S. Tarancı
tamam olmak
Sona ermek, tamamlanmak
Турецкий язык - Английский Язык

Определение a-tamam в Турецкий язык Английский Язык словарь

tamam
okay

Okay, Tom, you can open your eyes now! - Tamam, Tom şimdi gözlerini açabilirsin!

We'll help you, okay? - Biz size yardım ederiz, tamam mı?

tamam
yes

Yesterday I finished learning Esperanto on Duolingo. - Dün Duolingo'da Esperanto öğrenmeyi tamamladım.

Yesterday, we finished constructing the new stage. - Dün yeni aşama inşaatını tamamladık.

Tamam
OK
tamam
ready

I'm all packed and ready to go. - Tamamen toparlandım ve gitmeye hazırım.

Please be ready in about half an hour, okay? - Lütfen yaklaşık yarım saat içinde hazır ol, tamam mı?

tamam
allright
goldie tamam
(Askeri) goldie lock
tamam
(Argo) okey-dokey
tamam
the whole

The patrol cars cover the whole of the area. - Devriye arabaları alanının tamamını kapsamaktadır.

He bought the whole nine yards. - O, dokuz yardın tamamını satın aldı.

tamam
(Bilgisayar) finish

Tom finished eating all the ice cream that was in the freezer. - Tom dondurucudaki dondurmayı tamamen bitirdi.

They finished eighty miles' journey. - Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar.

tamam
over

Liisa was completely overwhelmed, but there was no one there who could've helped her. - Liisa tamamen bunalmıştı fakat orada ona yardım edebilecek kimse yoktu.

I wish this was all over. - Keşke bu tamamen bitse.

tamam
right

If Bob had taken my advice, everything would be all right now. - Bob benim tavsiyemi dinleseydi, şimdi her şey tamam olacaktı.

Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back. - Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.

tamam
intact
tamam
done!

He has done the work completely. - O, işi tamamen yaptı.

I think our work here is done. - Sanırım buradaki işimiz tamam.

tamam
very well then
tamam
all right

I am quite all right now. - Ben şimdi tamamen iyiyim.

If Bob had taken my advice, everything would be all right now. - Bob benim tavsiyemi dinleseydi, şimdi her şey tamam olacaktı.

tamam
(Konuşma Dili) deal

OK, we've got a deal. - Tamam, bir anlaşmamız var.

tamam
exact

Sally didn't exactly agree with Bill, but she supported him. - Sally, Bill'le tamamen aynı fikirde değildi ama onu destekledi.

You're exactly right, Tom. - Tamamen haklısın, Tom.

tamam
ok, ok
tamam
roger that
tamam
to a tee
tamam
(Argo) good-oh
tamam
(deyim) it's all right

I think it's all right now. - Sanırım o şimdi tamam.

It's all right, Tom. Everything's all right now. - Tamam Tom. Şu anda her şey yolunda.

tamam
well

I think I can speak French well enough to say pretty much anything I want to say. - Sanırım söylemek istediğim bir şeyi neredeyse tamamen söylemek için yeterince iyi şekilde Fransızca konuşabilirim.

His family are all very well. - Onun ailesi tamamen çok iyidir.

tamam
well and good
tamam
full

The cherry trees are in full blossom. - Kiraz ağaçları tamamen çiçeklenmişler.

He fully realizes that he was the cause of the accident. - Kazanın sebebi olduğunun tamamen farkındadır.

tamam
(Bilgisayar) fixed
tamam olmak
to be completed
tamam olmak
over
tamam olmak
be over
tamam olmak
be completed
tamam olmak
end
tamam olmak
completed
tamam!
there
tamam!
very good!
tamam! komutu
(Askeri) on
tamam
gross
tamam
okay
belge tamam
(Bilgisayar) document done
bu iş tamam
that takes care of that
dilbilgisi tamam
(Bilgisayar) gram completed
ifadesi tamam olmak
slang to be finished, be all washed up
kârını tamam etmek
colloq . to murder, kill
kısmen tamam
(Bilgisayar) partial ok
makine tamam
(Askeri) finished with engine
tamam
complete, not lacking in any part
tamam
O.K

I'll hide and you find me. O.K.? - Saklanacağım ve sen beni bulacaksın. Tamam mı?

tamam
mature
tamam
fully; for all of, for a whole: Tamam on gün sürdü. It went on all of ten days
tamam
yeah

Yeah, show us your t... ranslations... - Tamam, bize çevirilerini göster.

Oh yeah, I totally agree. - Oh evet, ben tamamen katılıyorum.

tamam
precisely
tamam
finished

Have you finished the papers? - Belgeleri tamamladın mı?

They finished eighty miles' journey. - Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar.

tamam
that's all right
tamam
complete

He was completely absorbed in his work. - Tamamen işine dalmıştı.

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

tamam
O.K.!/All right!/Very well!
tamam
rightoh
tamam
all (of the), the whole (of the): Binanın tamamı yandı. The whole building burned down
tamam
exactly

You and Tom are exactly the same. - Sen ve Tom tamamen aynısınız.

Sally didn't exactly agree with Bill, but she supported him. - Sally, Bill'le tamamen aynı fikirde değildi ama onu destekledi.

tamam
alright

If you need anything, you can call, alright? - Herhangi bir şeye ihtiyacın olursa arayabilirsin, tamam mı?

Alright, see you then. - Tamam, görüşürüz o zaman.

tamam
righto
tamam
roger
tamam
correct, free of mistakes: Hesaplarınız tamam. Your arithmetic is correct
tamam
it's a deal
tamam
complete, ready; finished, over; correct, right; the whole; All right!, Okay!, OK!, Done!
tamam
according to Hoyle
tamam
ready; complete; finished
tamam
used to express displeasure sarcastically: Tamam, bir bu eksikti! Great! This is all I need!
tamam
agreed
tamam canım
all right honey
tamam canım
yes my dear
tamam canım
all right love
tamam etmek
1. to complete, finish, terminate. 2. (Konuşma Dili) to kill; to bump (someone) off
tamam gelmek
to be just right for, suit (someone) to a T
tamam nolmuş?
(Konuşma Dili) what then?
tamam nolmuş?
(Konuşma Dili) aye what then
tamam olarak
maturely
tamam olmak
to end, to be over
tamam olmak
1. to be ready; to be finished. 2. to end, come to an end
tamam olmama
incompletion
tamam yardımı
(Bilgisayar) help for ok
tamam, efendim
very good, sir!
tamam-değiştir
(Bilgisayar) ok-changeit
vakit tamam
time is up
vakit tamam
time's up
şimdi tamam
aha