Определение a-limit в Английский Язык Турецкий язык словарь
- limit
- {f} kısıtlamak
- limit
- {f} sınırlamak
Yenilenebilir enerji, küresel sıcaklık artışını sınırlamak için gereklidir.
- Renewable energy is essential for limiting the increase of the global temperature.
Brian kullandığı parayı kesinlikle sınırlamak niyetinde.
- Brian intends to strictly limit the money he uses.
- limit
- sınırlandırmak
- limit
- sınır
Benim dil sınırlarım benim dünyamın sınırları anlamına gelir.
- The limits of my language mean the limits of my world.
Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
- Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
- limit
- limit
- Roche limit
- (Tekstil) Roche limiti
Fizik.
- limit
- hat
Tom'un İngilizcesi zaman zaman oldukça iyi görünsede, o sınırlarını biliyor gibi görünmüyor ve o bir hata yaptığında onu hatalı olduğuna ikna etmek imkansızdır.
- Though Tom's English seems quite good at times, he doesn't seem to know his limitations and it's impossible to convince him that he's wrong when he makes a mistake.
- borrowing limit
- (Ticaret) borçlanma sınırı
- central limit theorem
- merkezi sınır teoremi
- commit limit
- (Bilgisayar) kaydetme sınırı
- consistency limit
- kıvam limiti
- consistency limit
- (Çevre) uyumluluk sınırı
- detection limit
- (Biyokimya) saptama sınırı
- exceed the limit
- limiti aşmak
- exceed the limit
- aşırı gitmek
- exceed the speed limit
- hız limitini aşmak
- exposure limit
- (Tıp) maruziyet limiti
- flow limit
- akma sınırı
- gender limit
- (Denizbilim) cinsiyet sınırlaması
- go beyond the limit
- haddini aşmak
- issue limit
- (Ticaret) ihraç limiti
- item limit
- (Bilgisayar) öğe sınırı
- limit
- (Kanun) tahdit
- limit
- (Biyokimya) kısıtlama
Bazı kısıtlamalar var.
- There are some limitations.
- limit
- (Ticaret) azami fiyat
- limit
- limitlemek
- limit
- plen
- limit
- daraltmak
- limit
- erey
- limit down
- (Ticaret) alt limit
- limit height
- (Bilgisayar) yükseklik sınırı
- limit switch
- sınır anahtarı
- limit to
- (Bilgisayar) sınırla
- limit value
- (Bilgisayar) sınır değeri
- limit values
- (Çevre) sınır değerleri
- overstep the limit
- haddini aşmak
- page limit
- sayfa sınırları
- possession limit
- (Denizbilim) mülkiyet sınırı
- price limit
- fiyat haddi
- row limit
- (Bilgisayar) satır sınırı
- session limit
- (Bilgisayar) oturum sınırı
- threshold limit value
- (Çevre) eşik değeri
- threshold limit value
- (Çevre) eşik sınırı değeri
- trip frequency limit
- (Denizbilim) sefer sıklığı sınırı
- upper limit
- (Matematik) üst limit
- upper range limit
- erimin üst sınırı
- vessel catch limit
- (Denizbilim) gemi av sınırı
- age limit
- yaş haddi
- atterberg consistency limit
- atterberg kıvam limiti
- audition limit
- işitme sınırı
- breaking limit
- kırılma sınırı
- central limit theorem
- merkezi kısıtlama teoremi
- confidence limit
- güven sınırı
- control limit
- denetim sınırı
- credit limit
- kredi limiti
- debt limit
- borç limiti
- detection limit
- bulma sınırı
- discount limit
- ıskonto limiti
- elastic limit
- esnek sınır
- elastic limit
- esneme sınırı
- elastic limit
- esneklik sınırı
- error limit
- hata sınırı
- extreme limit
- azami vade
- inductive limit
- tümevarımsal limit
- inverse limit
- ters limit
- left hand limit
- soldan limit
- lending limit
- kredi limiti
- limit
- had
- limit
- (to ile) kısıtlamak
- limit
- {f} sınırlandır
Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
- Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
Yaşın neden seni sınırlandırması gerektiğini anlamıyorum.
- I don't see why age should limit you.
- limit
- uç
- limit check
- limit denetimi
- limit equivalent conductance
- sınır eşdeğer iletkenlik
- limit inferior
- alt sınır
- limit molar conductivity
- sınır molar iletkenlik
- limit of a sequence
- dizinin limiti
- limit of audibility
- işitilebilirlik sınırı
- limit of elasticity
- esneklik sınırı
- limit of error
- hata sınırı
- limit on the left
- soldan limit
- limit on the right
- sağdan limit
- limit point
- limit noktası
- limit superior
- üst sınır
- limit value
- sınır değer
- liquid limit
- likit limit
- liquid limit
- akma limiti
- lower confidence limit
- alt güven sınırı
- lower limit
- alt limit
- lower limit
- alt sınır
- lower limit
- aşağı sınır
- lowest limit
- taban fiyat
- speed limit
- hız limiti
Polis onu yolun kenarına çektiği zaman hız limitinin üzerinde 50 ile gidiyordu.
- Tom was going 50 over the speed limit when the police pulled him over.
Hız limitine dikkat etmeliyiz.
- We should observe the speed limit.
- speed limit
- azami sürat
Ben azami sürat yapıyorum.
- I'm doing the speed limit.
- time limit
- belirli limit
- time limit
- zaman sınırı
Bu testin bir zaman sınırı yok.
- This test doesn't have a time limit.
Zaman sınırı var mıydı?
- Was there a time limit?
- tree limit
- ağaç sınırı
- upper limit
- üst sınır
- acceptable quality limit
- kabul edilebilir kalite limiti
- acceptable quality limit
- kabul edilebilir kalite sınırı
- age limit
- Yaş sınırı, yaş haddi
- auditon limit
- işitme sınırı
- available limit
- (Finans) açık limit(kredi kartı)
- be over the limit
- sınırı üzerinden
- detection limit
- algılama sınırı
- detection limit
- (Kimya) (Analitik kimya) Gözlenebilme sınırı, tespit sınırı
- dissociation limit
- çözüşüm noktası, çözüşüm sınırı
- exceed speed limit
- Hız limitini aşmak
- exceed the speed limit
- hız sınırını aşmak
- fatigue limit
- yorulma sınırı
- heating limit
- termik limit, ışıl sınır
- limit
- {f} sınırla
Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
- Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
Benim dil sınırlarım benim dünyamın sınırları anlamına gelir.
- The limits of my language mean the limits of my world.
- limit circle
- Limit devir.- Limit devir osilatmörleri
- limit down
- Borsada belirlenmiş bulunan en düşük fiyat, alt limit
- limit monitor
- limit monitör
- limit of detection
- (Kimya) (Analitik kimya) Gözlenebilme sınırı, tespit sınırı
- limit of quantification
- Nicelik sınırı
- limit of quantification
- (Kimya) (Analitik kimya) Tâyin sınırı
- limit rule
- Limit kuralı
- lover limit of detection
- (Kimya) (Analitik kimya) Gözlenebilme sınırı, tespit sınırı
- lower limit of range
- aralığının alt sınırı
- off limit
- kapalı limit
- over limit
- üzerinde limit
- overstep the limit
- haddini aşmak, sınırı aşmak, aşırıya gitmek
- plastic limit
- plastik limit
- push the limit
- limiti zorlamak
- quantum limit
- kuvantum sınırı
- short-term exposure limit
- (Mühendislik) ( STEL) : bir iş gününde her hangi bir zamanda aşılmaması gereken 15-dakikalık zaman ağırlıklı ( TWA) ortalama maruz kalma sınırı
- the skys the limit
- limit gökyüzülerine uçtuğunda
- thermal limit
- ışıl limit
- threshold limit value
- eşik sınır değeri
- threshold limit value (acgih)
- eşik sınır değeri (ACGİH)
- time limit has expired
- süre doldu
- to go to the limit
- limit gitmek
- transmission limit
- transmisyon limiti, geçirim sınırı
- voltage limit
- gerilim sınırı
- Shannon limit
- Shannon siniri
- acceptance limit
- (Nükleer Bilimler) kabul sınırı
- alternative speed limit
- (Otomotiv) alternatif hız limiti
- annual limit of intake
- (Nükleer Bilimler) vücuda yıllık alınım sınırı (ali)
- bandwidth limit
- (Bilgisayar) bant genişliği limiti
- breaking limit
- (Askeri) kırılma limiti
- confidence limit
- (Nükleer Bilimler) güvenirlik sınırı,güven sınırları
- daily withdraw limit
- günlük çekme limiti
- derived limit
- (Nükleer Bilimler) türetilmiş limit,türetilmiş sınır
- distance limit
- (Askeri) mesafe kısıtı
- dose equivalent limit
- (Biyoloji) doz eşdeğer sınırı
- endurance limit
- dayanırlık sınırı
- fatigue limit
- (Nükleer Bilimler) malzeme yorgunluk sınırı
- firn limit
- (Jeoloji) buzkar sınırı
- firn limit
- (Jeoloji) buzulkar sınırı
- fix time limit
- (Kanun) müddet tayin etmek
- flexible account limit
- (Ticaret) esnek hesap limiti
- guideline limit
- (Nükleer Bilimler) kılavuz limit
- lapse limit
- (Meteoroloji) düşüş limiti
- lapse limit
- (Meteoroloji) tropopoz
- limit
- hudut tayin etmek
- limit
- hasretmek
- limit
- {f} belirlemek
- limit
- {f} limit koymak
- limit
- limitablesınırlanabilir
- limit check
- (Bilgisayar,Teknik) sınır denetimi
- limit control
- limit kontrol
- limit design
- sınırlı hesaplama
- limit of fire
- (Askeri) ATIŞ SAHASI SINIRI: Atış yapılabilecek sahayı belirleyen sınır hattı
- lower the limit
- limit düşürmek
- maintenance expenditure limit; minimum equipment list
- (Askeri) bakım harcama sınırı; asgari teçhizat listesi
- minimum penalty limit
- (Ticaret) en az ceza haddi
- permissible limit
- izin verilebilir sınır
- projective limit
- (Matematik) izdüşümsel limit
- projective limit
- (Matematik) izdüşümsel erey
- prudent limit of patrol
- (Askeri) TEDBİRLİ KARAKOL SÜRESİ: Bir uçağın kendi faaliyet bölgesinden üssüne dönmek üzere ayrılmak zorunda olduğu ve söz konusu yere kötü hava koşulları için ayrılan bir emniyet payı ile (genellikle 7 20) ulaştığı süre
- push the limit
- sınırı zorlamak
- safe limit
- emniyet sınırı ara çeki
- safety limit
- (Askeri) EMNİYET SINIRI: Üzerinden top ateşi yapılacak dost kıtaların ilerisindeki bir mıntıka veya sahayı sınırlayan hat. Kıtaların zarar görmemesi için, atımların bu mıntıkayı aşması icap eder
- shrinkage limit
- rötre limiti
- shrinkage limit
- (Jeoloji) büzülme limiti
- speed limit
- asgari sürat
- sticky limit
- yapışma limiti
- theoretic limit of elasticity
- teorik elastisite limiti
- thermal limit
- (Fizik) ısıl limit
- transfer limit
- (Askeri) kaydırma sınırı
- transmission limit
- (Fizik) transmisyon limiti
- upper range limit
- erimin ust siniri
- user limit
- (Bilgisayar) kullanıcı sınırı
- wear limit
- (İnşaat) tamir sınırı
- withdraw limit
- çekme limiti