Определение a-chief в Английский Язык Турецкий язык словарь
- arch
- {i} kemer
Bir gökkuşağı gökyüzünde yedi renkli kemerdir.
- A rainbow is a seven-colour arch in the sky.
Yolda büyük bir kemer var.
- There is a huge arch over the road.
- cammander in chief
- kurallı işler
- arch
- en büyük
En tuhaf şey onun en büyük düşmanını kaçılmaz bir ölümden kurtarmış olmasıdır.
- The strangest thing is that he saved his arch enemy from an unavoidable death.
O şimdiye kadar yaşamış en büyük mimar.
- He is the greatest architect that has ever lived.
- chief
- başlıca/baş
- chief
- patron/reis/şef
- being a chief
- reislik
- branch chief
- (Askeri) şube müdürü
- chief
- önde gelen
Yunanların önde gelen tanrısı Zeus'u şereflendirmek için İsa'dan Önce 776'da ilk Olimpiyat oyunları Olimpos Dağının eteğinde düzenlendi.
- In 776 B.C., the first Olympic Games were held at the foot of Mount Olympus to honor the Greeks' chief god, Zeus.
- chief
- en mühim
- chief
- macun
- chief
- elebaşı
- chief
- başbuğ
- chief advisor
- (Politika, Siyaset) baş danışman
- chief auditor
- (Kanun) başdenetçi
- chief commander
- (Askeri) üst komutan
- chief commander
- başkomutan
- chief cook
- (Gıda) aşçıbaşı
- chief engineer
- (Askeri) başmakinist
- chief engineer
- (Askeri) baş çarkçı
- chief executive officers
- şef yöneticiler
- chief expert
- başuzman
- chief inspector
- (Kanun) başkomiser
- chief negotiator
- başmüzakereci
- chief nurse
- (Askeri) başhemşire
- chief of cabinet
- (Askeri) özel kalem müdürü
- chief of defence
- (Askeri) genelkurmay başkanı
- chief of staff
- kurmay başkan
- chief petty officer
- (Askeri) astsubay kıdemli üstçavuş
- chief pilot
- kaptan pilot
- chief pilot
- kaptan
- chief rabbi
- haham başı
- chief specialist
- başuzman
- chief supervisor
- baş danışman
- chief white eunuch
- (Tarih) kapı ağası
- deputy chief
- asbaşkan
- deputy chief of staff
- (Askeri) kurmay yarbaşkanı
- deputy chief public prosecutor
- (Kanun) cumhuriyet başsavcı vekili
- editor in chief
- (Basın) baş editör
- section chief
- (Ticaret) kısım şefi
- section chief
- (Askeri,Ticaret) kısım amiri
- security chief
- (Kanun) emniyet amiri
- senior chief master sergeant
- (Askeri) kademeli kıdemli başçavuş
- senior chief petty officer
- (Askeri) astsubay başçavuş
- tribal chief
- kabile reisi
- unlimited chief officer
- (Askeri) uzakyol birinci zabiti
- vice chief public prosecutor
- (Kanun) cumhuriyet başsavcı vekili
- Chief Constable
- emniyet müdürü
- Deputy Chief of the General Staff
- Genelkurmay ikinci Başkanı
- arch
- cilveli
- chief
- şef
Benim bölüm şefimdir.
- He is the chief of my department.
Bölüm şefi öneriyi kabul etti.
- The section chief accepted the proposal.
- chief
- başkan
Genelkurmay başkanı savaşın kaybedildiğini bildirdi.
- The army chief reported that the war was lost.
- chief
- amir
- chief
- ana
- chief
- patron
Bu kuruluşta onların hepsi patron olduğu ve Hintli olmadığı için, herhangi bir karar alınması bir mucize.
- Since in this organization they're all chiefs and no Indians, it's a wonder any decisions get made.
- chief
- reis
- chief
- baş
Kazanın başlıca nedeni öngörülemeyen havaydı.
- The accident was caused chiefly by the unpredictable weather.
Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
- The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
- chief
- en önemli
- chief assistant
- baş asistant
- chief clerk
- büro şefi
- chief clerk
- mağaza şefi
- chief engineer
- başmühendis
Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
- The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
- chief executive
- başkan
- chief judge
- başyargıç
- chief judge
- mahkeme başkanı
- chief justice
- baş hakim
- chief justice
- başyargıç
- chief of department
- bölüm başkanı
- chief of staff
- genelkurmay başkanı
- chief of state
- devlet başkanı
- chief of the army
- kara kuvvetleri komutanı
- chief of the protocol
- protokol şefi
- chief office
- merkez
- chief part
- başrol
- chief prosecutor
- başsavcı
- chief public prosecutor
- cumhuriyet başsavcısı
- chief surgeon
- başhekim
- chief wrestler
- başpehlivan
- commander-in-chief
- başkomutan
- department chief
- servis şefi
- chief
- başlıca
Ülkemizin başlıca ürünü pirinçtir.
- The chief crop of our country is rice.
1990'ın başlıca olayları nelerdi?
- What were the chief events of 1990?
- Chief Technology Officer
- Teknoloji Şefi
- Chief of General Staff
- Genel kurmay başkanı
- army chief
- (Askeri) Genel kurmay başkanı
South Korea's army chief has resigned.
- chief bodyguard
- baş koruması
- chief character
- (edebiyat, film, tiyatro) Baş karakter
- chief commander
- (Askeri) Başkomutan, başkumandan
- chief depot
- merkez deposu
- chief executive officer
- CEO - İdari yönetim amiri
- chief grip
- (Film) Set amiri
- chief knowledge officer
- bilgi yönetim başkanı
- chief master sergeant
- başkanı master çavuş
- chief medical officer
- baş sağlık memuru
- chief negotiator
- Baş müzakereci
- chief of army
- (Askeri) Genel kurmay başkanı
- chief of medicine
- Başhekim
- chief of naval operations
- Deniz kuvvetleri harekat başkanı
- chief of staff
- Kurmay başkanı, genel kurmay başkanı
- chief pathologist
- baş patolog
- chief petty officer
- baş astsubay
- chief physician
- Başhekim
- chief pilot
- baş pilot
- chief suspect
- Baş zanlı
Mr.Randof is the chief suspect at the moment.
- chief technical officer
- Baş teknik subay
- excellent leader, outstanding chief
- mükemmel lider, üstün şefi
- fire chief
- yangın başkanı
- lord chief justice
- Yüksek mahkeme başkanı
- lord chief justice
- lord başkanı adalet
- manufacturing chief
- İmalat şefi
- principal or chief part of a meal
- Bir yemek müdürü veya baş kısmı
- principal portion, chief section
- ana bölümü şefi bölüm
- tribal chief
- Kabile şefi
- woman who is a chief
- bir kadın bir baş
- Chief Executive
- {i} baş yönetici
- Chief of Staff, United States Air Force
- (Askeri) ABD Hava Kuvvetleri Komutanı
- Deputy Chief of Staff for Intelligence
- (Askeri) İstihbarat Başkanı Yardımcısı
- Deputy Chief of Staff for Personnel, United States Army
- (Askeri) Personel Başkanı Yardımcısı, Birleşik Devletler Kara Kuvvetleri
- Office of the Deputy Chief of Staff for Logistics (Army)
- (Askeri) Lojistik Daire Başkan Yardımcısı Bürosu (Kara Kuvvetleri)
- arch
- ark,v.kavis yap: n.kavis
- arch
- şen
- arch
- {f} over/above üzerinde kemer oluşturmak; üzerinde kemer gibi uzanmak
- arch
- ayak
- arch
- {i} yay
- arch
- çapkın
- arch
- {i} kemer, tak
- arch
- (Biyoloji) ark
Geçmişin sırlarını arkeoloji ortaya çıkarıyor.
- Archeology reveals the secrets of the past.
Hiç arkoloji eğitimi yaptın mı?
- Have you ever studied archeology?
- arch
- {f} kamburunu çıkarmak
- arch
- nazlı
- arch
- (fiil) kemer yapmak; kamburlaştırmak, kamburunu çıkarmak; kubbelenmek, kamburlaşmak, kabarmak
- arch
- küçümser/çekici
- arch
- (Diş Hekimliği) eğri; yay şeklinde yapı
- arch
- {f} kubbelenmek
- arch
- (Tıp) Yay, kavis, kemer, arcus
- arch
- eğil/bükül
- chief
- {s} en yüksek rütbede olan, baş
- chief electrician
- (Sinema) başışıkçı
- chief house
- (Ticaret) ana ticaretevi
- chief of military history
- (Askeri) HARP TARİHİ DAİRESİ BAŞKANI
- chief of staff; chief of station; critical occupational specialty
- (Askeri) Kurmay Başkanı; istasyon şefi; kritik işgal kuvvetleri uzmanlığı/kritik işgal özelliği
- chief of transportation, the
- (Askeri) ULAŞTIRMA DAİRESİ BAŞKANI: Ulaştırma Teşkilatının idari ve teknik başkanlığını yapan subay
- chief’s mess
- (Askeri) kıdemli astsubay salonu
- in chief
- en önemli