I'd like to know the exact time.
- Ben tam saati bilmek istiyorum.
Sometimes we need to look back to know where we are going to.
- Nereye gittiğimizi bilmek için bazen geriye bakmalıyız.
Knowing this is the last time I'll be writing to you is very sad.
- Bunun sana son kez yazıyor olacağımı bilmek çok üzücü.
Knowing is nothing, imagination is everything.
- Bilmek bir şey değildir, hayal gücü her şeydir.
What do you want to know about us?
- Hakkımızda ne bilmek istiyorsun?
Tom didn't want to know about my problems.
- Tom problemlerim hakkında bilmek istemiyordu.
Do you really want to know how tough I am?
- Gerçekten ne kadar canı pek olduğumu bilmek ister misin?
I'd like to know how to send money to France.
- Fransa'ya nasıl para gönderileceğini bilmek istiyorum.
Do you want to know my guess?
- Tahminimi bilmek ister misin?
Tom wants to know if you remember him.
- Tom onu hatırlayıp hatırlamadığını bilmek istiyor.
Tom wants to know if you remember Mary.
- Tom Mary'yi hatırlayıp hatırlamadığınızı bilmek istiyor.
I want to know who you were with this afternoon.
- Bu öğleden sonra kimle birlikte olduğunu bilmek istiyorum.
I want to know who you're going out with tonight.
- Bu gece kiminle çıkacağını bilmek istiyorum.
Knowing is not the same as understanding.
- Bilmek, anlamakla aynı değildir.