Tom iyi görünümlü ve karizmatiktir.
- Tom is good looking and charismatic.
O yaşına göre yakışıklı.
- He's good looking for his age.
O gerçekten yakışıklı.
- He's really good looking.
Bazen iyi görünme ve rahat olma arasında seçim yapmak zorundasın.
- Sometimes you have to choose between looking good and being comfortable.
Aptal görünmekten korkuyordum.
- I was afraid of looking stupid.
Mary güzel bir kadın.
- Mary is a good-looking woman.
Mary çok güzel bir kadın.
- Mary is a very good-looking woman.
Tom yakışıklı bir adam.
- Tom is a good-looking man.
O yakışıklı bir adam.
- He's a good-looking guy.
Ben bu konuya farklı bir bakış açısından bakıyorum.
- I am looking at the matter from a different viewpoint.
Bir şeye bakış şeklin senin durumuna bağlıdır.
- Your way of looking at something depends on your situation.
When I opened there was an awful-looking man at the door.
Another elderly, imposing-looking man cameup beside Abbott.
Bir kişinin nasıl biri olduğunu onun arkadaşlarına bakarak söyleyebilirsin.
- You can tell what a person is like by looking at his friends.
Biz güzel manzaraya bakarak ayakta durduk.
- We stood looking at the beautiful scenery.
Sen kötü görünümlü değilsin.
- You're not bad looking.
Lezzetli görünümlü yiyecek zorunlu olarak iyi tat vermez.
- Delicious looking food doesn't necessarily taste good.
Bu kadın çok güzel görünüyor.
- This woman is very good looking.
O hanım çok güzel gözüküyor.
- That lady is very good looking.
a funny-looking dog.
... I'm looking around and I don't see a lot here. ...
... strong that employers that are looking to find good employees and bringing them into ...