Tom wants to end this.
 - Tom buna bir son vermek istiyor.
Sami wanted to end his life.
 - Sami kendi hayatına son vermek istedi.
Scientists are working hard to put an end to AIDS.
 - Bilim adamları AIDS'e son vermek için harıl harıl çalışıyorlar.
He tried in vain to put an end to their heated discussion.
 - Onların hararetli tartışmaya bir son vermek için boşuna uğraştı.
He tried in vain to put an end to their heated discussion.
 - Onların hararetli tartışmaya bir son vermek için boşuna uğraştı.
Scientists are working hard to put an end to AIDS.
 - Bilim adamları AIDS'e son vermek için harıl harıl çalışıyorlar.
You have to stop drinking.
 - İçmeye son vermek zorundasın.
I have to stop procrastinating.
 - Ertelemeye son vermek zorundayım.