şanslıyım

listen to the pronunciation of şanslıyım
Турецкий язык - Английский Язык
Lucky
şans
luck

Luckily, I was able to get the tickets yesterday. - Şansa bak ki, biletleri dün almıştım.

I wish you good luck. - Sana iyi şanslar diliyorum.

şans
fortune

He had the good fortune to marry a pretty girl. - Güzel bir kızla evlenmek için iyi şansı vardı.

You'll make a fortune by taking a chance. - Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın.

şans
chance

This is the chance of a lifetime. - Bu bir ömür boyu şanstır.

This is your only chance. - Bu senin yegâne şansın.

şans
hap

I happened along when the car hit the boy. - Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım.

I am happy about your good luck. - Ben senin iyi şansın hakkında mutluyum.

şans
{i} show
şans
good fortune

Most people judge men only by their success or their good fortune. - Çoğu insan erkekleri sadece onların başarıları ya da iyi şansıyla değerlendirir.

He had the good fortune to marry a pretty girl. - Güzel bir kızla evlenmek için iyi şansı vardı.

şans
shot

This is our only shot. - Bu bizim tek şansımız.

Tom didn't think he had a chance to succeed, but he at least wanted to give it a shot. - Tom başarmak için bir şansı olduğunu düşünmüyordu fakat o hiç olmazsa bir fırsat vermek istedi.

şans
fluke
şans
odds
şans
break

Tom can't catch a break. - Tom bir şans yakalayamaz.

I knew that I'd break her heart, but I had no choice. - Onun kalbini kıracağımı biliyordum ama hiç şansım yoktu.

şans
hep
şans
serendipity
şans
luck of
şans
by luck
şans
have chance
şans
fluky
şans
hit

I should've hit Tom while I had the chance. - Şansım varken Tom'u vurmalıydım.

I happened along when the car hit the boy. - Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım.

şans
Good luck!

Tom wished Mary good luck. - Tom Mary'ye iyi şans diledi.

I wish you good luck. - Sana iyi şanslar diliyorum.

şans
inning
şans
hazard
şans
turnup
şans
flukey
şans
auspiciousness
şans
star

I thank my lucky stars that I'm still alive. - Hala hayatta olduğum için şansıma şükrediyorum.

There is no one who is born under an unlucky star, there are only people who cannot read the sky. - Şanssız bir yıldızın altında doğmuş olan kimse yoktur, sadece gökyüzünü okuyamayan insanlar vardır.

şans
opportunity

Sami went to Canada, looking for opportunity. - Sami şans aramak için Kanada'ya gitti.

We have the opportunity to make some changes. - Bazı değişiklikler yapma şansımız var.

şans
luck, chance, good fortune, break
şans
innings
şans
peradventure
şans
{i} good luck

Tom wished Mary good luck. - Tom Mary'ye iyi şans diledi.

I am happy about your good luck. - Ben senin iyi şansın hakkında mutluyum.

şans
haphazard
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение şanslıyım в Турецкий язык Турецкий язык словарь

şans
Talih, baht, felek
şans
Talih, baht, felek: "Bir hafta içinde kayıplar ve kazanmalarla şansım değişti."- R. H. Karay
şanslıyım
Избранное