His story aroused my suspicion.
- Onun hikayesi benim şüphemi uyandırdı.
Tom was arrested on suspicion of drunken driving.
- Tom sarhoş araba sürme şüphesiyle tutuklandı.
I doubt that Tom would remember me.
- Tom'un beni hatırlayacağından şüpheliydim.
I doubt if he is a lawyer.
- Onun bir avukat olup olmadığından şüpheliyim.
The small town was in disbelief.
- Küçük kasaba şüphe içinde idi.
The behaviour of many people is questionable.
- Birçok insanın davranışları şüpheli.
Her honesty is beyond question.
- Onun dürüstlüğü şüphe götürmez.
I've always distrusted Tom.
- Tom'dan her zaman şüphe duydum.