It's one of the most exclusive addresses in the city.
- Bu, şehirdeki en özel adreslerden biri.
The privilege is reserved exclusively for women.
- Ayrıcalık özel olarak kadın için ayrılmıştır.
When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.
- Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.
- O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
What does the special taste like?
- Özel lezzet neye benziyor?
Tom has a personal bodyguard.
- Tom'un özel koruması var.
I don't know much about Tom's personal life.
- Tom'un özel hayatı hakkında çok şey bilmiyorum.
Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant.
- Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.
It is especially hot today.
- Hava bugün özellikle çok sıcak.
Tom wasn't feeling particularly talkative.
- Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.
I am pleased with this vivid portrait in particular.
- Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.
Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
- Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
Private detectives were hired to look into the strange case.
- Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
Tom is a dedicated teacher.
- Tom özel bir öğretmendir.
Tom is a very dedicated student.
- Tom çok özel bir öğrenci.
It's a very large property.
- Bu çok büyük bir özellik.
You are trespassing on private property.
- Özel mülkiyete izinsiz giriyorsunuz.
Japan has many distinctive traits.
- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Each language has its peculiarities.
- Her dilin özellikleri vardır.
You handled that particular problem very well.
- O özel sorunun çok iyi üstesinden geldin.
Laura is very particular about her clothes.
- Laura elbiseleri hakkında çok özel.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
- ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
- Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
- Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.