You have to make reservations in advance.
- Önceden rezervasyon yapmak zorundasın.
You may as well say it to him in advance.
- Siz de ona önceden diyebilirsiniz.
Tom dumped Mary's body into the hole he had dug previously.
- Tom Mary'yi önceden kazdığı çukura indirdi.
Tom was previously a drunk, but now he's a teetotaler.
- Tom önceden bir sarhoştu ama şimdi bir yeşilaycı.
I'll let you know beforehand.
- Sana önceden bildireceğim.
We prepared snacks beforehand.
- Biz önceden aperatifleri hazırladık.
Next time phone ahead.
- Gelecek sefer önceden telefon edin.
You really should've phoned ahead.
- Gerçekten önceden telefon etmeliydin.
I can't find Tim. Has he gone already?
- Tim'i bulamıyorum, o önceden gitti mi?
Has the mailman already come?
- Postacı önceden geldi mi?
My water broke on the evening of the predicted birth date.
- Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..
In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.
- Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.
The defendant has no prior convictions.
- Sanığın önceden hiçbir mahkumiyeti yok.
I'm sorry, but I have a prior engagement.
- Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
I try to always arrive at least five minutes ahead of time.
- Her zaman en az beş dakika önceden gelmeye çalışırım.
Please inform me of the plan ahead of time.
- Lütfen önceden planınızı bana bildirin.
Let's get things ready beforehand.
- İşleri önceden hazırlayalım.
We prepared snacks beforehand.
- Biz önceden aperatifleri hazırladık.
He bought the pre-cut pork loin.
- O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı.
Has Tom already told you what needs to be done?
- Tom ne yapılması gerektiğini önceden sana söyledi mi?
In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.
- Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.
bu seri (ürünler) önceden tanımlanmıştır.
This contest is fixed.
- Bu yarışma önceden ayarlanmış.
She's very unpredictable.
- O çok önceden bilinmez.