A lot of human deaths are caused by smoking cigarettes.
- İnsan ölümlerinin çoğuna, sigara dumanı neden olmuştur.
The accident has caused many deaths.
- Kaza çok fazla ölüme neden oldu.
He took charge of the family business after his father died.
- Babasının ölümünden sonra aile şirketinin sorumluğunu üstüne aldı.
He died an unnatural death.
- O doğal olmayan bir ölümle öldü.
Many countries have abolished capital punishment.
- Birçok ülke ölüm cezasını kaldırdı.
I will abolish capital punishment.
- Ölüm cezasını kaldıracağım.
Get busy living or get busy dying.
- Ya hayata tutun ya da ölüme teslim ol.
Dying is not the opposite of living: we spend our life living while we don't spend our death dying.
- Ölüm yaşamın zıttı değildir: biz ölümümüzü ölürken geçirmezken hayatımızı yaşarken geçiririz.
This is a killing machine.
- Bu bir ölüm makinesi.
Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
- Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
Life has a 100% fatality rate.
- Hayat %100 ölüm oranına sahiptir.
Murder is punishable by death.
- Cinayet ölümle cezalandırılabilir.
Sami was convicted of murder and sentenced to death.
- Sami cinayetten hüküm giydi ve ölüm cezasına çarptırıldı.
Death is the door that brings this mortal life that we have lived to an end and opens out to the eternal life to come.
- Ölüm, yaşadığımız bu fani hayatın sona ermesi ve ebedi olan ahiret hayatına açılan kapıdır.
The novel ends with the heroine's death.
- Roman bir kahramanın ölümü ile sona erer.
My father died a peaceful death last night.
- Dün gece babam huzurlu bir ölümle öldü.
Last year in the Philippines, earthquakes and tidal waves resulted in the deaths of more than 6,000 people.
- Geçen yıl Flipinlerde, depremler ve deprem dalgaları 6000'den fazla kişinin ölümüne sebep oldu.
The poet compared death to sleep.
- Şair ölümü uykuya benzetti.
Writing is a deeper sleep than death.
- Yazmak ölümden daha derin bir uyku.
Death penalty has been restored in this country.
- Ölüm cezası bu ülkeye geri getirildi.
Tom Jackson's obituary said that he was born in Boston.
- Tom Jackson'un ölüm ilanı Onun Boston'da doğduğunu söylüyordu.
Death is the door that brings this mortal life that we have lived to an end and opens out to the eternal life to come.
- Ölüm, yaşadığımız bu fani hayatın sona ermesi ve ebedi olan ahiret hayatına açılan kapıdır.
The people on this earth are all mortals.
- Bu dünyadaki insanların hepsi ölümlüdür.
Necromancers can resurrect the dead.
- Ölümçelenler ölüyü diriltebilir.
Can you recite the names of the seven deadly sins according to the Christian religion?
- Hristiyan dinine göre yedi ölümcül günahın isimlerini ezberden okuyabilir misin?
The tip of the spear was dipped in a deadly poison.
- Mızrağın ucu, ölümcül bir zehire batırıldı.
Test pilots are constantly tempting fate.
- Test pilotları sürekli ölüme meydan okuyor.
Maybe you shouldn't tempt fate.
- Belki ölüme meydan okumamalısın.
We know that all men are mortal.
- Tüm insanların ölümlü olduğunu biliyoruz.
Rigor mortis sets in soon after death.
- Vücudun katılaşması ölümden hemen sonra başlar.