Someday, dear language learner, you must stop poring over IPA charts and start listening to people.
- Sevgili dil öğrenicisi, bir gün, uluslararası sesletim derneği çizelgelerini tetkik etmekten vazgeçmelisin ve insanları dinlemeye başlamalısın.
Tom is a slow learner.
- Tom bir yavaş öğrenici.
I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
- Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
It's hard to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
I am learning a little English.
- Ben biraz İngilizce öğreniyorum.
She is learning the piano.
- O, piyanoyu öğreniyor.
I learned to play guitar when I was ten years old.
- On yaşındayken gitar çalmayı öğrendim.
At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
I've learnt nothing from the teacher.
- Öğretmenden hiçbir şey öğrenmedim.
Soon learnt, soon forgotten.
- Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.