We got him to carry our bag.
- Ona çantamızı taşıttık.
My bag is too old. I must buy a new one.
- Çantam çok eski. Yeni bir tane almalıyım.
I can't find my vanity case.
- Makyaj çantamı bulamıyorum.
The pencil case is on the table.
- Kalem çantası masanın üzerinde.
This purse is made of paper.
- Bu çanta kağıttan yapılmıştır.
I left my purse behind.
- Çantamı geride bıraktım.
Keep an eye on my suitcase while I get my ticket.
- Ben biletimi alırken çantama dikkat et.
You haven't put anything in your suitcase yet.
- Henüz çantana bir şey koymadın.
She was robbed of the handbag that she had bought last week.
- Onun geçen hafta satın aldığını çanta çalındı .
Jane has five handbags.
- Jane'in beş el çantası vardır.
My briefcase is full of papers.
- Evrak çantam kağıtlarla doludur.
I mean... my life, Dima said. Anyway, there's 3,000,000 BYR in this briefcase.
- Dima; Hayatımın anlamı... dedi. Nasıl olursa olsun bu evrak çantasında 3 milyon Belarus Rublesi var.
Where is my satchel? It's on the chair.
- Omuz çantam nerede? Sandalyenin üstünde.