Don't air your dirty laundry in public.
- Kirli çamaşırlarını herkesin önünde havalandırma.
It's possible that Tom was able to convince Mary to do his laundry for him.
- Tom'un Mary'yi çamaşırlarını onun için yıkaması konusunda ikna edebilmesi mümkündür.
You've left your dirty laundry all over the house.
She took the tablecloths to the laundry.
- O, masa örtülerini çamaşırhaneye götürdü.
I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
Don't wash your dirty linen in public.
- Kirli çamaşırlarını ortaya dökme.
The suitcase contained nothing but dirty clothes.
- Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.
I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
Tom bought some rope to use as a clothesline.
- Tom çamaşır ipi olarak kullanmak için biraz ip aldı.
I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
How do you find your washing-machine? Not so bad.
- Çamaşır makineni nasıl buluyorsun? O kadar kötü değil.
The washing machine is a wonderful invention.
- Çamaşır makinesi harika bir icattır.