Tom has more than three hundred employees.
- Tom'un üç yüzden daha fazla çalışanı var.
Send me the best employees that money can buy. Money is no object.
- Bana paranın satın alabileceği en iyi çalışanları gönder. Para sorun değil.
I am an office worker.
- Ben bir ofis çalışanıyım.
I'm just a plain office worker.
- Ben sadece düz bir ofis çalışanıyım.
The girl running over there is my sister.
- Orada çalışan kız kız kardeşimdir.
Tom heard the shower running.
- Tom çalışan bir duş duydu.
The working group on data transfer, led by Ben Manny, will hold a meeting on Jan 14, 1999.
- Ben Manny tarafından yönetilen, veri transferi üzerine çalışan çalışma grubu, 14 Ocak 1999'da bir toplantı yapacak.
Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours.
- Freddy geçen ay mezarlıkta vardiyalı olarak çalışıyordu, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarından herhangi birini göremiyordu.