Tom endişeli görünüyor.
- Tom seems apprehensive.
O, performansı ile ilgili eleştiri alma hakkında endişeli.
- She was apprehensive about receiving criticism of her performance.
Korkan tek kişi sen değilsin.
- You're not the only one who's afraid.
Hata yapmaktan korkan kişiler İngilizce konuşmada gelişme kaydedemez.
- People who are afraid of making mistakes will make no progress in English conversation.
O, korkmuş gibi davrandı.
- He behaved like he was afraid.
Başarısız olmandan korkmuştum.
- I was afraid that you had failed.
O, karanlıktan çok korkar.
- She is very afraid of the dark.
Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
- Older people are often afraid of trying new things.