Go upstairs and bring down my trunk.
- Yukarı çık ve bavulumu getir.
My study is upstairs.
- Benim çalışma odam yukarıda.
She is certainly above forty.
- O kesinlikle kırkın yukarısındadır.
The clouds above moved fast.
- Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
As we go up higher, the air becomes cooler.
- Biz yukarı çıkarken hava soğur.
The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.
- Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.