yazılmış

listen to the pronunciation of yazılmış
Турецкий язык - Английский Язык
gram

Right now I'm reading a book that has been written in English about French grammar. - Şu anda Fransızca dil bilgisi hakkında İngilizce yazılmış bir kitabı okuyorum.

written

This poem was originally written in French. - Bu şiir, orijinal olarak Fransızca yazılmıştır.

The book is written in Spanish. - Kitap, İspanyolca olarak yazılmış.

(Kanun) worded
entered
typed
yaz
summer

How much money was saved in preparation for the summer vacation? - Yaz tatiline hazırlık için ne kadar para biriktirildi?

In the summer it's very hot in southern Spain. - Yazın, güney İspanya'da hava çok sıcaktır.

yaz
{f} clerk

The clerk nodded, so the woman wrote a check and handed it over. - Katip başını salladı bu yüzden kadın bir çek yazdı ve onu teslim etti.

In the late 1950's, my mother wanted to buy a bottle of rum, and the clerk at the Ontario liquor store asked her, whether she had a note from her husband. - 1950'lerin sonlarında annem bir şişe rom almak istemiş, ve Ontario tekel bayiindeki görevli ona kocasının yazılı izninin olup olmadığını sormuş.

yaz
wrote

He wrote a book in China. - O, Çin'de bir kitap yazdı.

I wrote the wrong address on the envelope. - Zarfın üstüne yanlış adres yazdım.

el ile yazılmış metin
(Kimya) manuscript
elle yazılmış
hand written
girintili yazılmış paragraf
(Bilgisayar) indented paragraph
koyu renk yazılmış
bold-faced
yaz
(Dilbilim) script

I can't read handwritten script, so could you please write it in printed script? - Ben el yazılı senaryoyu okuyamam, bu nedenle bunu kitap harfleriyle yazar mısınız?

Tom, do you know what kind of script this is? Probably Tibetan, but I can't read a bit of it. - Tom, bunun ne tür bir yazıt olduğunu biliyor musun? Muhtemelen Tibet, ama ondan bir parça okuyamıyorum.

yaz
inscribe
yaz
{f} penned

He penned it down so as to not forget it. - Onu unutmamak için yazdı.

yaz
write

I can write programs in Visual Basic. - Visual Basic ile programlar yazabiliyorum.

I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do. - Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.

yaz
{f} jot

Tom jotted down a message to Mary. - Tom Mary'ye bir mesaj yazdı.

yaz
{f} writing

I prefer reading to writing. - Okumayı yazmaya tercih ederim.

Ann has just finished writing her report. - Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.

yaz
prescribe

Tom feels a little better after taking the medicine that the doctor prescribed. - Tom doktorun yazdığı ilacı aldıktan sonra biraz daha iyi hissetti.

The doctor prescribed medicine for the patient. - Doktor hasta için ilaç yazdı.

yaz
{f} written

Words fly away, the written remains. - Söz uçar, yazı kalır.

I had written the letter when he came. - O geldiğinde mektubu yazmıştım.

yaz
write down

Write down your date of birth here. - Doğum tarihinizi buraya yazın.

Write down your name here. - Adınızı buraya yazın.

yaz
{f} pen

This is the pencil with which she wrote it. - Bu onun onu yazdığı kurşun kalemdir.

Tom took out a pencil and started to write. - Tom bir kalem çıkardı ve yazmaya başladı.

yaz
enrol
yaz
draw up
yaz
print in
yaz
{f} printed

I can't read handwritten script, so could you please write it in printed script? - Ben el yazılı senaryoyu okuyamam, bu nedenle bunu kitap harfleriyle yazar mısınız?

Journalism is printing what someone else does not want printed. Everything else is public relations. - Gazetecilik, birilerinin yazılmasını istemediği şeyleri yazmaktır. Gerisi halkla ilişkilerdir.

yaz
aestival
Yeni ahit'te yazılmış bir mektup
Epistle
acele ile yazılmış
scrabbled
acele ile yazılmış
scrawled
alına yazılmış
fated
alınında/ına yazılmış olmak
to be one's destiny, be one's fate; to be preordained
askere yazılmış (askere yazılma)
(Askeri) enlisted
bir çok yere gönderilmek üzere yazılmış
encyclical
bir çok yere gönderilmek üzere yazılmış
encyclic
bütünü imza sahibince yazılmış
holograph
daktilo ile yazılmış
typed
daktilo ile yazılmış yazı
typescript
daktiloda yazılmış
typewritten
dionysus şerefine yazılmış ilâhi
dithyramb
germen alfabesi ile yazılmış
runic
girintili yazılmış liste
(Bilgisayar) indented list
hece ölçüsüyle yazılmış
syllabic
imza sahibinin eliyle yazılmış
holograph
kendi eli ile yazılmış
autographic
koro için yazılmış
choral
koyu renk ile yazılmış
bold face
koyu renk yazılmış
bold
koyu renk yazılmış
bold face
koyu renk yazılmış
bold faced
kronolojik yazılmış tarih
chronicle
kurşunkalem ile yazılmış
pencilled
küçük yazılmış bölüm
small print
kırmızı harflerle yazılmış
rubric
latince kökenli dilde yazılmış kitap
romance
lirik tarzda yazılmış
lyricised
mürekkepli kalemle yazılmış
pen and ink
sahne için yazılmış oyun
drama
satır arasına yazılmış
interlinear
senaryo olarak yazılmış
scripted
siyah harflerle yazılmış
bold face
takma adla yazılmış
pseudonymous
tersten yazılmış yazı
mirror writing
tırnak içinde yazılmış
quoted
yaz
aestival [Brit.]
yaz
estiva
yaz
summertime

How restful it is to sleep under the shadow of a willow in an Anatolian village in summertime. - Bir Anadolu köyünde yazın söğüt gölgesinin altında uyumak ne kadar huzur vericidir.

I like cold potato salad in the summertime. - Yaz zamanı soğuk patates yemeyi severim.

yaz
write#down
yaz
writedown
yaz
{f} type

You see the words that I typed on the screen, but you don't see the tears that I shed over the keyboard. - Benim ekranda yazdığım kelimeleri görebilirsin, ama benim klavye üzerine döktüğüm gözyaşlarını göremezsin.

You can type, can't you? - Daktilo ile yazabilirsin, değil mi?

yaz
drawup
yaz
indite
yeniden yazılmış parşömen
palimpsest
yuvarlak majiskül harflerle yazılmış
uncial
ıslav alfabesi ile yazılmış olan
Cyrillic
Турецкий язык - Турецкий язык
merkum
yaz
Yılın, haziranın 21 'inde başlayıp eylülün 23 'üne kadar süren, ilkbaharla sonbahar arasındaki sıcak mevsimi
yaz
Kuzey yarım kürede haziranın 21 'inde başlayıp eylülün 23 'üne kadar süren, ilkbaharla sonbahar arasındaki sıcak mevsimi: "Çok sıcak bir yaz gecesiydi."- Y. K. Karaosmanoğlu