yararlandı

listen to the pronunciation of yararlandı
Турецкий язык - Английский Язык
profited

She profited from her stay in London and considerably improved her English. - O, Londra'da kalmaktan yararlandı ve İngilizcesini büyük ölçüde geliştirdi.

past of profit
yarar
advantage

It would be to your advantage to prepare questions in advance. - Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.

We should not take advantage of the generosity of a friend. - Biz bir arkadaşın cömertliğinden yararlanmamalıyız.

yarar
profit

Try to profit from every opportunity. - Her fırsattan yararlanmaya çalışın.

I hope the interview would be of profit. - Umarım mülakat yararlı olur.

yarar
benefit

It is certain that he helped them for the benefit of himself. - Onun yararına onlara yardımcı olduğu kesindir.

You will benefit by a trip abroad. - Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.

yarar
gain

We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain. - Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.

yarar
utility

Their furniture was chosen for utility rather than style. - Onların mobilyaları, tarz yerine yarar için seçildi.

yarar
{i} use

Properly used, certain poisons will prove beneficial. - Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.

You had better make use of this opportunity. - Bu fırsattan yararlansanız iyi olur.

yarar
point

We realized it was pointless. - Bunun yararsız olduğunu fark ettik.

What's the point in doing this? - Bunu yapmanın ne yararı var?

yarar
interest

We are working in the interest of peace. - Biz barış yararına çalışıyoruz.

This book isn't just interesting, but also useful. - Bu kitap sadece ilginç değil, aynı zamanda yararlı.

yarar
virtue
yarar
(Ticaret) boor
yarar
expediency
yarar
good

Your success will largely depend upon how you will make good use of your opportunity. - Sizin başarınız büyük ölçüde fırsatınızdan nasıl yararlanacağınıza bağlıdır.

He put her savings to good use. - O, tasarruflarını yararlı şeylere yatırdı.

yarar
useful

All models are wrong, but some are useful. - Tüm modeller yanlış, ancak bazıları yararlı.

A cow is a useful animal. - İnek yararlı bir hayvandır.

yarar
(Biyokimya) availment
yarar
usefulness

Usefulness must be combined with pleasantness. - Yararlılık keyif ile birleştirilmelidir.

yarar
behoof
yarar
service
yarar
serviceability
yarar
{i} convenience

The public convenience should be respected. - Kamu yararına saygı duyulmalıdır.

I urged Keiko to stop using people for her own convenience. - Kendi yararı için insanları kullanmayı bırakması için Keiko'ya baskı yaptım.

yarar
benefıt
yarar
(Hukuk) interest, benefit, advantage
yarar
account
yarar
grist to the mill
yarar
efficacy
yarar
benefit, profit; advantage
yarar
useful, serviceable; use, service; advantage, benefit, profit, interest
yarar
avail

You had better avail yourself of this opportunity. - Bu fırsattan yararlansan iyi olur.

I availed myself of this favorable opportunity. - Bu olumlu fırsattan yararlandım.

yarar
(someone, something) who/which is useful to (someone); who/which is good for, who/which serves the purpose of
yarar
stead
yarar
serviceable
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение yararlandı в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Yarar
getiri
yarar
Yarayan, elverişli, uygun
yarar
Çıkar, kâr, menfaat
yarar
Bir şeyden elde edilen sonuç, fayda
yarar
Bir işten elde edilen iyi sonuç. Çıkar, kâr, menfaat
yarar
Bir işten elde edilen iyi sonuç