Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
Why doesn't anybody translate my sentences?
- Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?
Regardless of what he does, he does it well.
- Yaptığını düşünmeden, onu iyi yapar.
Caffeine is an addictive drug.
- Kafein bağımlılık yapan bir maddedir.
I'm doing this for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
I'm doing it for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
I want to do it myself.
- Onu kendim yapmak istiyorum.
Bottles of beer are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
In ethnic Iranian foods, you can see many products which are made of milk.
- Etnik İran gıdalarında, sütten yapılan birçok ürün görebilirsiniz.
Tom worries about making mistakes at work.
- Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
He is afraid of making mistakes.
- Hata yapmaktan korkuyor.
The coroner is performing an autopsy on Tom to find out why he died.
- Adli tabip onun neden öldüğünü bulmak için Tom üzerinde bir otopsi yapıyor.
They assisted him in performing the operation.
- Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
If it had not been for her help, you would never have done it.
- Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
He cannot have done such a thing.
- Öyle bir şey yapmış olamaz.
Tom has made up his mind to go to Boston to study.
- Tom öğrenim yapmak için Boston'a gitmeye karar verdi.
This stool is made up of leather and wood.
- Bu tabure, deri ve tahtadan yapılmıştır.
Tom and Mary aren't quite sure what to make of this.
- Tom ve Mary, bununla ilgili ne yapacaklarından pek emin değildir.
What did you make of that?
- Onunla ilgili ne yaptın?
Rio's carnival is held in February.
- Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
The conference is to be held in Tokyo the day after tomorrow.
- Konferans öbür gün yapılacak.
Many atrocities were committed during the war.
- Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
They made John chairman of the committee.
- Onlar John'ı komite başkanı yaptı.
Bottles of beer are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
Butter is made from cream.
- Tereyağı kaymaktan yapılır.
The baby is asleep. Don't make a noise.
- Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
- İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
Many atrocities were committed during the war.
- Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
He committed a gaffe when he asked whether she was pregnant.
- O onun hamile olup olmadığını sorduğunda gaf yaptı.
They catch a lot of speeders around here.
- Onlar bu civarda bir sürü aşırı hız yapan sürücüleri yakalarlar.
The striking workers protested their pay cut.
- Grev yapan işçiler ücretlerinin kesilmesini protesto etti.
They catch a lot of speeders around here.
- Onlar bu civarda bir sürü aşırı hız yapan sürücüleri yakalarlar.
The zombies attacked the joggers.
- Zombiler jogging yapanlara saldırdı.