He structured the loan with a twenty-year term.
Tom worked for a construction company in Boston.
- Tom Boston'da bir yapı şirketi için çalıştı.
The bridge is under construction.
- Köprü yapım aşamasındadır.
These structures would rarely, if ever, occur in spoken English.
- Bu yapılar nadiren, kırk yılda bir, konuşma İngilizcesinde olurlar.
I studied the structure of Ainu families.
- Auni ailelerinin yapısını inceledim.
A man cannot be made in a mold.
- Bir insan, bir kalıp içinde yapılamaz.
She has a robust constitution.
- Onun sağlam bir yapısı var.
They are building a house.
- Onlar bir ev yapıyorlar.
The building was built in 1960.
- Bina 1960'ta yapıldı.
The whole framework was made of iron.
- Bütün iskelet demirden yapıldı.
I was dwarfed by his gigantic frame.
- Onun dev gibi yapısı tarafından cüceleştim.
Structurally it's in good shape.
- Yapısal olarak iyi durumda.
This building is not structurally sound.
- Bu bina yapısal olarak sağlam değil.
No formal action was taken.
- Resmi bir işlem yapılmadı.
It is important that you attach your photo to the application form.
- Başvuru formuna fotoğrafınızı yapıştırmanız önemlidir.
She knows how to make candy.
- Nasıl şekerleme yapılacağını bilir.
He knows how to make a radio.
- Nasıl bir radyo yapılacağını bilir.
Tom worked for a construction company in Boston.
- Tom Boston'da bir yapı şirketi için çalıştı.
All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive.
- Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
Those who intended to stay quickly adopted the island speech patterns, while those who did not, did not.
- Niyetli olmayanlar uyum sağlamazken, kalmaya niyetli olanlar adanın konuşma yapılarına çabucak uyum sağladılar.
The tourists scare away the animals and disrupt their natural activity patterns.
- Turistler hayvanları korkuturlar ve onların doğal aktivite yapılarını bozarlar.
It is necessary to look more carefully into the demographic configuration of this region.
- Bu bölgenin demografik yapısına daha dikkatli bakılması gerekir.
You can adjust game configuration options when starting the game for the first time.
- Oyuna ilk kez başlarken oyunu yapılandırma seçeneklerini ayarlayabilirsiniz.
Tom works out in a gym near his house.
- Tom evinin yakınındaki bir spor salonunda egzersiz yapıyor.
He's making a table in his workshop.
- Atölyesinde bir tablo yapıyor.
The money was appropriated for building the gymnasium.
- Para spor salonunun yapımı için ayrılmıştır.
This building is a capsule hotel lodging men and women.
- Bu yapı erkekleri ve kadınları konaklayan kapsül bir oteldir.
Do you study chemistry?
- Kimya öğrenimi yapıyor musun?
Tom is majoring in chemistry.
- Tom kimyada ihtisas yapıyor.
Tom was given a blood transfusion.
- Tom'a kan nakli yapıldı.
Tom couldn't just sit by and watch Mary being bullied.
- Tom sadece yanında oturup Mary'ye zorbalık yapılmasını izleyemedi.
Our rocket is being built.
- Bizim roket yapılıyor.
The building will be made of concrete on a steel framework.
- Yapı, çelik iskelet üzerine betondan yapılacaktır.
The whole framework was made of iron.
- Bütün iskelet demirden yapıldı.
These warm socks are made from alpaca fiber.
- Bu kışlık çoraplar alpaka liften yapılır.
Use the highest heat settings only when you're ironing fabrics made of natural fibers like cotton or linen.
- Sadece pamuk ve keten gibi doğal liflerden yapılmış kumaşları ütülerken en yüksek ısı ayarlarını kullanın.
The new edifice of the theatre looks very splendid.
- Tiyatronun yeni yapısı çok görkemli görünüyor.
Use the highest heat settings only when you're ironing fabrics made of natural fibers like cotton or linen.
- Sadece pamuk ve keten gibi doğal liflerden yapılmış kumaşları ütülerken en yüksek ısı ayarlarını kullanın.
The dress is made of a thin fabric.
- Elbise ince bir kumaştan yapılmıştır.
These socks are made from bamboo fibre.
- Bu çoraplar bambu lifinden yapılır.
If you want quality, pay for it.
- Eğer kalite istiyorsanız, bunun için ödeme yapın.
The life preserver must be made of high quality materials.
- Cankurtaran yüksek kaliteli malzemelerden yapılmış olmalıdır.
Death is a disgusting thing that nature has to hide, and it does it well.
- Ölüm, doğanın gizlemesi gereken iğrenç bir şey ve bunu iyi yapıyor.
Visible from space, the Great Barrier Reef is the largest structure on Earth made by living organisms.
- Uzaydan görülebilen Great Barrier Reef, canlı organizmalar tarafından yapılan dünyadaki en büyük yapıdır.
Peter is continually making phone calls to his mother.
- Peter sürekli annesiyle telefon görüşmesi yapıyor.
My mother gave me a pair of gloves of her own making.
- Annem bana kendi yapımı bir çift eldiven verdi.
I need to configure this server with an appropriate firewall system.
- Uygun bir güvenlik duvarı sistemiyle bu sunucuyu yapılandırmam gerekiyor.
The majority of big banks are introducing this system.
- Büyük bankaların çoğunluğu bu sisteme geçiş yapıyor.