The girl did nothing but cry.
 - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
 - Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
Regardless of what he does, he does it well.
 - Yaptığını düşünmeden, onu iyi yapar.
He doesn't know who built those houses.
 - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
 - Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
I'm doing it for you.
 - Bunu senin için yapıyorum.
Did you do it by yourself?
 - Onu kendin mi yaptın?
Can you do it in one day?
 - Onu bir günde yapabilir misin?
I want a suit made of this material.
 - Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
Bottles of beer are made of glass.
 - Bira şişeleri camdan yapılır.
Making such a judgement may lead to wrong ideas.
 - Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
He was guilty of making a mistake.
 - O, bir hata yapmaktan suçluydu.
Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver.
 - Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.
They assisted him in performing the operation.
 - Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
It can be done in a day.
 - O, bir günde yapılabilir.
If it had not been for her help, you would never have done it.
 - Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
She made up her face in 20 minutes.
 - O, 20 dakika içinde yüzüne makyaj yaptı.
A molecule is made up of atoms.
 - Bir molekül atomlardan yapılmıştır.
What do you make of that?
 - Onunla ilgili ne yaparsın?
Tom and Mary aren't quite sure what to make of this.
 - Tom ve Mary, bununla ilgili ne yapacaklarından pek emin değildir.
Before the match, an opening ceremony was held in the Yoyogi stadium.
 - Maçtan önce Yoyogi stadyumunda bir açılış töreni yapıldı.
Parliamentary elections will be held in Germany in 2017.
 - Parlamento seçimleri 2017'de Almanya'da yapılacak.
They voted to create a committee.
 - Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.
The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
 - Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
Beer bottles are made of glass.
 - Bira şişeleri camdan yapılır.
Butter is made from milk.
 - Tereyağı sütten yapılır.
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
 - İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
A good daughter will make a good wife.
 - İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
Many atrocities were committed during the war.
 - Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
He committed a gaffe when he asked whether she was pregnant.
 - O onun hamile olup olmadığını sorduğunda gaf yaptı.