yaşamış

listen to the pronunciation of yaşamış
Турецкий язык - Английский Язык
lived

He is as great a musician as ever lived. - O şu ana kadar yaşamış büyük bir müzisyendir.

I think Beethoven is as great a composer as ever lived. - Beethoven'ın şimdiye kadar yaşamış olanlar kadar büyük bir besteci olduğunu düşünüyorum.

existed
yaşamış olmak
lived to be
yaşa
{f} live

Mike has a friend who lives in Chicago. - Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.

Nobody lives in this house. - Bu evde hiç kimse yaşamıyor.

yaşa
{f} living

I love living with you. - Sizinle yaşamayı seviyorum.

I like living with you. - Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.

aynı zamanda yaşamış olan kimse
contemporary
elizabet döneminde yaşamış olan kimse
Elizabethan
eş zamanlarda yaşamış olan
contemporary
viktoria döneminde yaşamış kimse
Victorian
yaşa
huzza
yaşa
Hurray!, Hooray!
yaşa
cheers
yaşa
long live

Long live the Soviet Union! - Çok yaşa Sovyetler Birliği!

Long live the Tatoeba Project! - Çok yaşa Tatoeba Projesi!

yaşa
viva
yaşa
whoopee
yaşa
hurray

Hurray! I have found it! - Yaşasın! Ben onu buldum!

yaşa
hooray
yaşa
hurrah
yaşa
know

They don't know what difficulties Tom went through in his youth. - Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.

Did you know that some foxes lived on this mountain? - Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun?

yaşa
inhabit

Animals inhabit the forest. - Hayvanlar ormanda yaşar.

In this country, most of the inhabitants are Sunni Muslims. - Bu ülkede yaşayanların çoğu Sünni Müslümandır.

yaşa
subsist
Турецкий язык - Турецкий язык
muammer
Yaşa
yaşasın
yaşa
Hoşnutluk, sevinç gibi duyguları anlatmak için söylenir
yaşa
Hoşnutluk, sevinç gibi duyguları anlatmak için söylenir: "Ey vatan, ey mübarek vatan, bin yaşa."- T. Fikret