yürüyüşçü

listen to the pronunciation of yürüyüşçü
Турецкий язык - Английский Язык
walker

Walkers are commonly called witch's tanks. - Yürüyüşçülere çoğunlukla cadının tankları denilmektedir.

He must be a good walker to have walked such a long distance. - Böylesine uzun bir mesafeyi yürüdüğü için iyi bir yürüyüşçü olmalı.

marcher
saunterer
yürüyüş
walk

How about taking a walk? - Yürüyüş yapmaya ne dersin?

Another ten minutes' walk brought us to the shore. - On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.

yürüyüş
walking

I don't mind walking. - Yürüyüşe itirazım yok.

Yesterday I was caught in a shower on my way home from walking in the park. - Dün, parktaki yürüyüşten evime giderken bir sağanağa yakalandım.

yürüyüş
pace
yürüyüş
ramble
yürüyüş
tramp
yürüyüş
(Askeri) movement
yürüyüş
manifestation
yürüyüş
march

Russian cosmonaut Alexei Leonov performed the first spacewalk on March 18, 1965. - Rus astronot Aleksey Leonov 18 Mart 1965'ye ilk uzay yürüyüşünü gerçekleştirdi.

A brass band is marching along the street. - Bir bando cadde boyunca uygun adımlarla yürüyüş yapıyor.

yürüyüş
trekking

I had a slight accident while trekking in Nepal. - Nepal'de yürüyüş yaparken hafif bir kaza geçirdim.

yürüyüş
walkıng
yürüyüş
hike

He could not go on the hike because he was ill. - O, hasta olduğu için yürüyüşe gidemedi.

I met some hikers on the mountain. - Dağda bazı yürüyüşçülerle karşılaştım.

yürüyüş
gressorial
yürüyüş
gait

He walks with an awkward gait because of an injury. - O, yaradan dolayı garip bir yürüyüşle yürümektedir.

Horses have three gaits: Walking, trotting and galloping. - Atların üç yürüyüşü vardır: yürüyüş, tırıs ve dörtnal.

yürüyüş
tread
yürüyüş
walk (done for exercise)
yürüyüş
walking; way of walking, gait
yürüyüş
marching; way of marching
yürüyüş
march (especially one organized to protest or proclaim something)
yürüyüş
walk; ramble; gait; march
yürüyüş
saunter
Турецкий язык - Турецкий язык
yürüyüşçü
Избранное