O, kendisinin hasta olduğuna inandırdı.
- She made believe that she was sick.
Bir hasta geç dönem kürtaj yapılabilir mi?
- Can a case be made for late-term abortions?
Hayır, sana kızgın değilim, sadece hayal kırıklığına uğradım.
- No, I'm not mad at you, I'm just disappointed.
Dört yaşındaki Amerikalı turist, aslında, Sichuan eyaletinin ünlü mayhoş mutfağına rağmen tamamen baharatlı sığır etinden yapılmamış olduğunu farkettiği için hayal kırıklığına uğradı.
- A four-year-old American tourist was disappointed to realize that, in fact, the Sichuan province is not entirely made of spicy beef, in spite of its famously piquant cuisine.
Tom bir deli gibi çalıştı.
- Tom worked like a madman.
Tom beni deli ediyor.
- Tom is driving me mad.
Bugün mümkünse Tom'dan uzak durmalısın. O sana çok kızgın.
- You should avoid Tom today if at all possible. He's very mad at you.
Tom'un bana çok kızgın olmadığını umuyorum.
- I hope Tom's not too mad at me.
Hiçkimseye sinirli değilim.
- I'm not mad at anybody.
Tom sinirli görünüyordu.
- Tom looked like he was mad.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
Buz gibi suda yüzmeyi denemesi çılgınlıktı.
- It was mad of him to try to swim in the icy water.
O kadar üzgündü ki neredeyse çıldırmıştı.
- He was so sad that he almost went mad.
My brother, quiet as a cat, seems perfectly contented with the internal feelings of his felicity. The Marquis, mad as a kitten, is all in motion to express it, from tongue to heel.