Sana bir dizüstü bilgisayar vereceğim.
 - I'll give you a laptop computer.
Bu bir dizüstü bilgisayara sahip olmak pratiktir.
 - It's practical to have a laptop.
Sana bir dizüstü bilgisayar vereceğim.
 - I will give you a laptop.
Bu bir dizüstü bilgisayara sahip olmak pratiktir.
 - It's practical to have a laptop.
Tom diz üstü bilgisayarına bir bardak süt döktü.
 - Tom spilled a glass of milk on his laptop.
Diz üstü bilgisayarımı masanın kenarına o kadar yakın koymamalıydım.
 - I shouldn't have put my laptop so close to the edge of the table.