Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum.
- He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.
Cidden benimle yarışmak istiyor musun?
- Do you seriously want to race me?
Onun hepsini yemeği ciddi olarak düşünüyor musun?
- Are you seriously thinking about eating all that?
Gitmeyi ciddi olarak düşünüyor musun?
- Are you seriously thinking about going?
Tom neden önerimizi ciddiyetle kabul etmedi?
- Why wouldn't Tom take our offer seriously?
Tom ciddi bir şekilde yaralandı.
- Tom has been seriously injured.
Tom ciddi bir şekilde yaralandı ve kanaması vardı.
- Tom was seriously wounded and bleeding.
Barney ağır şekilde yaralandı.
- Barney was wounded seriously.
Benim evcil köpeğim ağır hastaydı.
- My pet dog was seriously ill.
O ağır yaralı değildi.
- She was not seriously injured.
Now, seriously, why did the chicken cross the road?.