Çocuk hırsızlarının ona yapmasını söyledikleri gibi Tom işaretlenmemiş, kullanılmış paralar halinde bir milyon dolar topladı.
- Tom put together one million dollars in unmarked, used bills as the kidnappers had told him to do.
Kullanılmış bir araba almam çok zor.
- I cannot afford buying a used car.
Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
- Windows is the most used operating system in the world.
Uranyum, nükleer gücün üretiminde kullanılmaktadır.
- Uranium is used in the production of nuclear power.
Eskiden bir gece kuşuydum fakat şimdi bir erken kalkanım.
- I used to be a night owl, but now I'm an early riser.
Linda şimdi çok dans etmiyor fakat eskiden çok dans ettiğini biliyorum.
- Linda does not dance much now, but I know she used to a lot.
Erken kalkmaya alışkınım.
- I'm used to keeping early hours.
Yalnız yaşamaya alışkın.
- She is used to living alone.
Çin lahanası, Çin mutfağında kullanılan bir sebzedir.
- Bok choy is a vegetable used in Chinese cooking.
Ağ televizyonda kullanılan saygısız dil küçük çocuklu ebeveynlerin kabloluya abone olmayı istememelerine sebep oluyor.
- The profane language used on network television makes many parents with young children not want to subscribe to cable.
Tracy daha önce yemek çubuklarını hiç kullanmamıştı.
- Tracy had never used chopsticks before then.
Twitter'ı kullanırdım, fakat sonra onu sıkıcı biraz buldum, bu yüzden onu kullanmayı durdurdum.
- I used to use Twitter, but then found it a bit boring, so I stopped using it.
O artık eskisi gibi değil.
- She is no longer what she used to be.
Linda şimdi çok dans etmiyor fakat eskiden çok dans ettiğini biliyorum.
- Linda does not dance much now, but I know she used to a lot.
Tom eskiden olduğu kadar utangaç değil.
- Tom isn't as heavy as he used to be.
Balık yemek eskiden olduğu kadar şimdi sağlıklıklı mıdır?
- Is eating fish as healthy now as it used to be?
Tom bir özel eğitim öğretmeni idi.
- Tom used to be a special education teacher.
Tom eskiden basketbol antrenörü idi.
- Tom used to be a basketball coach.
Bay Kaifu halka açık konuşmalar yapmaya alışıktır.
- Mr Kaifu is used to making speeches in public.
Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir.
- Tom isn't used to walking barefooted.
You used me!.
He bought a used car.
Nobody's ever taught you how to live out on the street and now you're gonna have to get used to it.
The ground was littered with used syringes left behind by drug abusers.
He used to live here, but moved away last year.