unvorhergesehen

listen to the pronunciation of unvorhergesehen
Немецкий Язык - Турецкий язык
akla gelmeyen, umulmadık, ani
{'unfo: rhe: rgıze: ın} beklenmedik, umulmadık
hesapta olmayan
Английский Язык - Турецкий язык

Определение unvorhergesehen в Английский Язык Турецкий язык словарь

unexpected
beklenmedik

Onunla oldukça beklenmedik bir şekilde tanıştım. - I met him quite unexpectedly.

Beklenmedik ziyaretçilerimiz vardı. - We had unexpected visitors.

unexpected
(Osmanlıca) sünuhat
unexpected
beklenmez
unexpected
ummadık

Bir şey kesin; ummadık taş, baş yarabilir. - One thing's for sure: you can expect the unexpected.

unexpected
(Osmanlıca) zuhurat
unforeseen
(Ticaret) tahmin edilmez
unexpected
beklenmeyen

O, oldukça beklenmeyen bir durumdur. - That is rather unexpected.

Tom için, kovulmak beklenmeyen bir şoktu. - For Tom, getting fired was an unexpected shock.

unexpected
Umulmayan

Ve sonra umulmayan bir şey cereyan etti. - And then something unexpected occurred.

Umulmayan şeyden korkma ama kendini buna hazırla. - Do not fear the unexpected, but be prepared for it.

unexpected
{s} umulmadık

Üç yıllık yokluğun ardından umulmadık bir şekilde ortaya çıktı. - He appeared unexpectedly after three years of absence.

Aniden umulmadık bir şey meydana geldi. - Suddenly, something unexpected happened.

unexpected
ansızın

O ansızın sana aptal dedi. - He unexpectedly called you stupid.

unexpected
beklenilmeyen
unexpected
ani olarak
unexpected
beklenilmedik
unexpected
{s} davetsiz

Davetsiz misafirleri sevmiyoruz. - We don't like unexpected guests.

Her zaman davetsiz gelir mutluluk. - Happiness is always unexpected.

unexpected
unexpectednessansızın olma
unexpected
unexpectedlybeklenilmeden
Немецкий Язык - Английский Язык
unforeseen
unpredicted
unforeseenly
unplanned
untoward (formal)
unexpected
unlooked-for
unheralded
unpredictably